Bir zamanlar insanın hayatındaki en büyük hayallerden biri ev sahibi olmaktı. Aile büyüklerinden sık sık “bir başını sokacak evin olsun yeter” nasihatini duyardık. O ev, sadece dört duvardan ibaret değil; güvenin, huzurun ve gelecek planlarının simgesiydi. Ancak günümüzde ev sahibi olmak, çoğu insan için hayal bile kuramayacağı bir noktaya geldi.
Yükselen Fiyatlar
Türkiye’nin hemen her bölgesinde konut fiyatları kontrol edilemez bir şekilde yükseliyor. Üstelik bu sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu’nun küçük ilçelerinde de böyle. Asgari ücretle çalışan birinin, bırakın sıfır konut almayı, ikinci el daireye bile yaklaşması neredeyse imkânsız.
Krediler Çözüm Olmuyor
Eskiden bankaların sunduğu konut kredileri, orta gelirli vatandaş için umut ışığıydı. Şimdi ise faiz oranları ve geri ödeme planları, borcu borçla kapatmaya çalışan insanları daha da çıkmaza sürüklüyor. Aylık taksitler, insanların gelirini aşmış durumda. Kredi çekenlerin çoğu, hayatlarının en verimli yıllarını borç ödemekle geçiriyor.
Kiracıların Çilesi
Ev satın alamayan milyonlarca insan kiracı olarak yaşamını sürdürüyor. Ancak kiralar da ev fiyatlarıyla yarışıyor. Aylık gelirinin yarısını kiraya veren aileler, ay sonunu getirmek için büyük fedakârlık yapmak zorunda kalıyor. Bu da ev sahibi olma hayalini daha da uzaklaştırıyor.
Toplumsal Sonuçlar
Ev sahibi olamayan bir nesil, geleceğe daha kaygılı bakıyor. “Bir evim olsun” hayalini gerçekleştiremeyen gençler, ya evlilik planlarını erteliyor ya da farklı ülkelere göç etme yollarını arıyor. Bu da toplumun dokusunda ciddi bir değişime yol açıyor.
Bir Çıkış Var mı?
Çözüm, sadece konut üretimini artırmak değil. Asıl mesele, insanların gelirleriyle orantılı fiyat politikalarının oluşturulması. Barınmanın bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olduğunun kabul edilmesi gerekiyor. Aksi halde “ev almak” hayali, sadece geçmişin güzel bir anısı olarak kalacak.
YORUMLAR