Saraçoğlu, bağırsak florasının bozulmasının en önemli nedenlerinden birinin modern buğday olduğunu vurguladı. Glüten oranının yanı sıra buğdayın içindeki tripsin inhibitörlerinin de protein sindirimini zorlaştırdığını söyleyen Saraçoğlu, vatandaşlara şu çağrıyı yaptı:
“Siyez, Kara Kılçık, Turan buğdayı gibi ata tohumlarını bulup tüketin. Anadolu’nun her bölgesinin kendine özgü doğal buğdayı var ama şehirlerde maalesef modern buğday hakim.”
“Ekmek doğru tüketildiğinde koruyucudur”
Avrupa’daki araştırmalara da değinen Saraçoğlu, Almanya’da yapılan bilimsel çalışmalarda ekmeğin trigliseridi ve kolesterolü düşürdüğünü, diyabet ve Alzheimer’a karşı koruyucu etki gösterdiğini anlattı. Alman profesörlerin günlük en az 200 gram ekmek tüketilmesi gerektiğini savunduğunu dile getirdi.

“Karadenizlilerin cildi mısır sayesinde güzel”
Karadeniz mutfağında yaygın olarak tüketilen mısır ununa da değinen Saraçoğlu, mısırın gözenekleri sıkılaştırarak cilt güzelliğine katkı sağladığını söyledi. Ancak günümüzde mısırın en fazla GDO içeren besinlerden biri haline geldiğine dikkat çekerek, “Tohumuna sahip çık!” uyarısını yineledi.
“GDO’lu gıdalar insan ömrünü kısaltıyor”
İnsan bedeninin aslında 100-120 yıl yaşamaya uygun bir yapıya sahip olduğunu belirten Saraçoğlu, katkılı gıdalar ve GDO’nun bu doğal süreci bozduğunu ifade etti. “Eskiden insan doğayı yönetirdi, şimdi doğa insanı cezalandırıyor” sözleriyle yanlış tarım politikalarına da göndermede bulundu.

“Tarım ve hayvancılık olmadan kalkınma olmaz”
Türkiye’de köylünün ve çiftçinin desteklenmesi gerektiğini dile getiren Saraçoğlu, Osmanlı’nın gücünü tarımdan aldığını hatırlatarak şunları ekledi:
“Almanya’nın 5 milyon ineği var. Fransa, İtalya kendi buğdayını üretiyor. Bizim köylümüzün tohumu elinden alındı, hayvancılık desteklenmedi. Sanayileşme uğruna tarım göz ardı edilirse bunun faturası ağır olur.”
Serpil ADAK

