Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Serkan Tatoğlu

Myra Antik Kenti: Likya’nın Sessiz Tanığı

Tarih, bazen sessizce fısıldar bizlere. Taşların arasında, sarmaşıkların gölgesinde ya da zamana meydan okuyan antik kalıntılarda… Myra Antik Kenti de böyle bir yer. Antalya’nın Demre ilçesinde, Likya’nın kalbinde yer alan bu antik şehir, ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor. Her adımda tarihin derinliklerine, Likya medeniyetinin ihtişamına ve Roma döneminin izlerine tanıklık ediyorsunuz.

Likya’nın Parlayan Yıldızı: Myra

Myra, bir zamanlar Likya Birliği’nin en önemli şehirlerinden biriydi. Stratejik konumu, bereketli toprakları ve limanı sayesinde ticaretin kalbinin attığı yerlerden biriydi. Şehir, MÖ 5. yüzyıla kadar uzanan köklü geçmişiyle hem ticaretin hem de kültürün merkezi olmuştur.

Antik tiyatrosu, kaya mezarları ve Aziz Nikolaos Kilisesi ile Myra, adeta yaşayan bir müze gibi. Tiyatro, büyüklüğü ve detaylarıyla Roma mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Kaya mezarları ise Likya halkının ölümden sonraki yaşama olan inancını ve estetik anlayışını ortaya koyuyor.

Aziz Nikolaos’un İzleri

Myra denince akla gelen bir diğer önemli isim ise Aziz Nikolaos, nam-ı diğer Noel Baba. Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan Aziz Nikolaos, bu topraklarda yaşamış ve Myra’nın piskoposu olarak görev yapmıştır. Yardımseverliği ve mucizeleriyle tanınan Nikolaos’un adına yapılan kilise, bugün hala ziyaretçilerini ağırlıyor. Özellikle Hristiyan dünyası için bir hac yeri olan bu kilise, Myra’nın dini ve kültürel mirasının en önemli parçalarından biri.

Doğa ve Tarih İç İçe

Myra Antik Kenti’ni gezerken, sadece tarihi değil doğanın da güzelliklerini keşfediyorsunuz. Kentin hemen yanı başından akan Demre Çayı, bölgeye hayat veren önemli bir su kaynağı. Ayrıca antik kente oldukça yakın olan Andriake Limanı ve Likya Uygarlıkları Müzesi, ziyaretçilerin bölge hakkında daha fazla bilgi edinmesine olanak tanıyor.

Antik çağda deniz ticaretinin merkezlerinden biri olan Andriake, bugün sessizliğe bürünmüş olsa da tarih boyunca limandan ayrılan gemilerin, yüklenen tahılların ve yapılan ticaretin izlerini taşıyor.

Myra’ya Yolculuk: Bir Günde Bin Yıl

Günümüzde Myra’yı ziyaret etmek oldukça kolay. Antalya’dan yaklaşık iki saatlik bir yolculukla bu antik kente ulaşabilirsiniz. Ancak buraya gelirken acele etmemenizi öneririm. Myra, hızla tüketilecek bir yer değil. Taşların arasındaki detayları, kaya mezarlarının eşsiz oyma işçiliğini ve antik tiyatronun mistik atmosferini sindire sindire gezmek gerekiyor.

Tarihi keşfederken, bir yandan da Akdeniz’in o ılık esintisini hissediyorsunuz. Gözlerinizi kapatıp geçmişi düşündüğünüzde, antik tiyatroda yapılan gösterilerin sesleri, limandan ayrılan gemilerin uğultusu ve piskopos Nikolaos’un duaları kulaklarınızda yankılanıyor.

Tarih Korunmayı Hak Ediyor

Myra, hem tarih hem de kültür açısından büyük bir miras. Ancak ne yazık ki bu tür antik kentler, zamanla doğal ve insani faktörler nedeniyle zarar görebiliyor. Tarihimize sahip çıkmak, bu eşsiz mirası gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevi olmalı. Özellikle ziyaretler sırasında çevreye saygılı olmak, tarihi dokulara zarar vermemek büyük önem taşıyor.

Bu köşede size sadece bir antik kentten değil, bir medeniyetin sessiz tanığından bahsettim. Eğer yolunuz Antalya’ya düşerse, Myra’yı görmeden dönmeyin derim. Çünkü burada sadece taşlarla değil, tarihle ve Likya’nın derin ruhuyla da buluşacaksınız.

Eğer tarihin fısıltılarını duymak, zamanın içinde kaybolmak ve geçmişin gölgesinde huzur bulmak istiyorsanız, Myra sizi bekliyor…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER