Dünya kuruluları devlet kurumlarının en çok uğraştığı fakat pek de başarılı olamadığı olumsuz davranışların en başta gelenlerinden biri de “HIRSIZLIK” ile çalma ve çırpma gelmektedir. İlkçağdan itibaren örf ile adet ve töre ve de yasaları incelediğinizde değişik türde asayiş olaylarının ve verilen cezaların çalma ile çırpma ve hırsızlık hadiselerinin ön sıralarda yer tuttuğunu tarihsel süreçlerde okudum. Ve bendenizde kalan izlerini sizinle paylaşmak istedim canlarım. Eski çağ toplumlarında bile hiç mi hiç hoş karşılanmayan olumsuz bir davranış türü olan “HIRSIZLIK” vakalarının önünü almak için değişik yöntem ile teknikler uygulana gelmiştir. Ancak yazının icadı ve yasaların yazılı hale getirilmesiyle bu bağlamda çıkarılan ve uygulanan kanunlar ile olayın ağırlık veya hafifliğine göre verilen cezaları yazılı kaynaklarda ayan beyan görmekteyiz.
Günümüzde el çakırlığı veya yer değiştirme diye de adlandırdığımız hırsızlık; çalışmadan ve efor sarf etmeden, alın terlemeden ve güç kaybetmeden, eller pişmeden ve ayaklar şişmeden, dudaklar çatlamadan ve beller kopmadan vb. bireylerin veya toplumun malı ile hakkını gasp ederek haksız yere elde edilen kazanım olarak da tanımlayabiliriz. Öbür dünyanın yani ahiretin gerçekliğine inanmayan veya az inanan ile inanmış gibi görünenlerin sergilediği davranış bozukluğu olan hırsızlık; toplumların genelinde pek de kabul görmeyen, hoşlanılmayan, tenkit edilen, tahkir edilen ve taksir olarak nitelenen tüm İlahi menşeli dinlerle birlikte İlahi olmayan beşeri din ve öğretiler de bile uzak durulması ve asla yönelinmemesi ile yönlendirilmemesi gereken bir davranış türü olarak belirtilmiştir.
Semavi olan dinler ile Semavi olmayan öğretiler, yasa koyucular ile uygulayıcılar hırsızlık ile hırsızlığı yapanların önünü kesmek ve önlem almak için değişik kural ile yön ve yöntemler koymuş ve uygulamışlardır. Ancak yine de önlem almada ve uygulamada başarılı olamamışlardır ki bu davranış türü günümüze kadar değişik versiyonlarda devam ede gelmiştir. Bireyler, İlahi emirler ile ilahi olmayan öğretileri ve kanun ile yasa ve yönetmelik ile yönerge ve de tebliğleri içselleştirmediği sürece toplumları mahvedecek olan bu davranış bozukluğu ila nihaye devam edecektir diye düşünüyorum. Hırsızlığı yapanlar ile yaptıranların yönetim kademelerinde dayı ile amcaları ile parlamento veya hükümetlerde bir de koruyucu ve kollayıcıları varsa bu tür vakaları bitirebilmek bir tarafa, aza indirgemek bile olası değildir canlarım.
Tarihsel anlatımlar bağlamında Devr-i Osmanî’nin son dönemlerinde payitaht İstanbul’da hırsızlık vakalarının sayısında hayli bir artış gözlenmişti. Ne kadar önlem alınmışsa da asayiş sağlanamamış, halk feveran ededursun yöneticiler bile muzdarip olmuşlardı ve de bu durum saraya kadar da iletilmişti. Sarayın haberi olunca da o bölümden sorumlu olan Vezir hazretleri İstanbul’daki asayişten sorumlu amirler ile etkili ve yetkili kişileri sarayda toplantıya çağırır. Asayiş amirleri ile bu bağlamda etkili ile yetkili ve sorumlu kişilerin düzeyleri ile anlayış ve davranışlarını bilemiyoruz Ancak emir demiri keser ya! Hırsızlar teker teker yakalanmalı ve bu sorun tez elden çözülmeli. Nasıl olursa olsun ama iyilikle ama baskıyla, ama haydarla veya kaytarla bu sorun mutlaka çözüme kavuşturulmalı. Katılımcılar birer birer duygu ile düşüncelerini ve önlemlerini açıklarken içlerinden birisi:
“-Efendim hırsızlık yapanlar birbirlerini mutlaka tanıyorlardır. İçlerinden birini yakalayalım ve O’nu İstanbul Asayiş Müdürü yapalım. O diğerlerini bildiği için hırsızları yakalar ve zindana tıkar. Böylece bu beladan halkla birlikte hepimiz kurtulmuş oluruz.” Önerisinde bulunur. Kabul gördü veya görmedi orası bende kalsın sevgili okuyucularım. Öneriye kahkaha atıp güleceğinizi umuyorum.
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçim stardı verildi ve gündemde Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’na mensup iki tane adayımız var ve hayırlı olsun. Millet İttifakı yamalı bir bohça ile birbirine benzemezler ve birbirine zıt kutuplara mensup ekoller. Masanın etrafındakiler ile altındaki ve de masa örtüsünün içinde saklananlar ayrıca bir muamma! ATATÜRK’ümün maskesini takanlar ile arkasına saklananlar ve Atatürk’ümün düşmanları şer güçleriyle birliktelik kurmuşlar. İlinti ve bilinti ile yaşantı ve görüntüleri maalesef bu! Yani terörist ile destekçilerini ve sevicilerini ileriki günlerde “İç İşleri Bakanı” yaparsak ülkemizi yani cennet vatan Türkiye’mizi ve halkımızı terör belasından kurtarır mıyız? Diye yüksek sesle soruyor, eteğimizdeki taşları dökmemizi, uzun uzun düşünüp 14 Mayıs 2023 Pazar gününden öncesi beyin fırtınası yapmamız gerektiğini sizinle paylaştığımı düşünüyorum canlarım.
YORUMLAR