Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Serkan Tatoğlu
Serkan Tatoğlu

Birini Kafaya Takmak Bizim Seçimimiz mi?

Belki de düşündüğümüz kadar güçlü değiliz…

“Takma kafana, boşver…”
Ne kadar sık duyduğumuz bir cümle değil mi? Kimi zaman arkadaşımızdan, kimi zaman ailemizden… Bir üzüntümüzü anlattığımızda çoğu zaman iyi niyetle verilen bu nasihat, bazılarımız için imkânsız bir öneri gibi gelir. Gerçekten de öyle olabilir mi?

Yapılan bilimsel bir araştırma, ruhsal dayanıklılığımızın sadece yaşadıklarımızla değil, aynı zamanda doğuştan gelen genetik mirasla da şekillendiğini ortaya koydu. Serotonin taşıyıcı geni adı verilen bir genin uzun ya da kısa versiyonunu taşıyor olmamız, hayata nasıl tepki verdiğimizi, özellikle de üzüntü ve strese ne kadar dayanıklı olduğumuzu etkiliyor.

Kısa Gen, Uzun Dert

Eğer bu geni anne ya da babamızdan kısa versiyonuyla aldıysak, beynimizin stresli durumlara verdiği tepki daha yoğun olabiliyor. Yani birini kafaya takmak, gecelerce düşünüp uykusuz kalmak ya da geçmiş bir olayda takılı kalmak; aslında bizim “zayıflığımızdan” değil, biyolojik yapımızdan kaynaklanıyor olabilir.

Bu ne anlama geliyor? Her insanın duygusal filtresi farklı çalışıyor. Kimi “bitti gitti” deyip yoluna devam ederken, kimisi aynı olayı tekrar tekrar zihninde oynatıyor. Bu da bize bir şeyi gösteriyor: Herkese aynı reçete uygulanamaz.

Yargılamak Yerine Anlamak

Bu bilgi, aslında bizi daha şefkatli kılmalı. Kendi iç dünyamızda yaşadığımız duygusal iniş çıkışlara karşı daha anlayışlı olmalı, çevremizde duygusal olarak kırılgan olanları yargılamak yerine onları anlamaya çalışmalıyız. Çünkü her “çok abartıyorsun” dediğimiz kişi, belki de genetik olarak ağır bir yük taşıyor.

Peki, Ne Yapmalı?

Genetik bir eğilimimizin olması, kaderimiz anlamına gelmiyor elbette. Ancak bu bilgiyi bilmek, kendimizi tanımamıza yardımcı olabilir. “Ben neden böyleyim?” sorusunun cevabını bilimde aramak, iyileşmenin ilk adımı olabilir.
Profesyonel destek almak, stres yönetimi teknikleri öğrenmek, sağlıklı ilişkiler kurmak ve belki de en önemlisi: Kendimize karşı nazik olmak…

Sonuç mu?
Birini kafaya takmak bazen bizim elimizde değil. Ama bununla nasıl başa çıkacağımız, hayatı nasıl yaşayacağımız hâlâ bizim elimizde.

Bazen bir gen, içimizdeki fırtınaların sessiz kaynağı olabilir. Ve biz, bu gerçeği fark ettiğimizde kendimize ve başkalarına karşı daha merhametli oluruz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER