Sabah saat 08,30 evimden iş yerime doğru gidiyorum. Yolun ortasında iki araç kaza yapmış, ölen kalan yok. Arabalarda biraz hasar var. İki adam düşmancasına yumruklaşıyor, arkada bulunan araçların içinde insanlar araçlarında inmiyorlar.
İşte yazı yazmama neden olan bir olay daha.
Kim sabırlı?
Kaç dakikalık tahammül sınırımız var acaba.
İnsan üretimi bir araba bile suyu ve antifrizini koyduğumuzda kilometrelerce yol alıyor, hararet yapmıyor. İnsanların hararet yapmaması için gerekli olanlar ne acaba.
İnsanoğlunun suyu ve antifrizimi eksik?
Öğrencilerin ne derse, ne parasızlığa tahammülü kalmamış, anne ve babanın da çocuklarına. Hastanede ve bankamatikte sıra beklemeye bile dayanamaz olmuşuz. Amirin memuruna ses tonunda bile hayır kalmamış.
Eşlerin birbirlerine güzel laflar yerine olmadık laflar etmesi normal mi?
Kırmızı ışıkta beklemeye bile tahammülü kalmamış vatandaşın, daha sarı ışıktayken basıyor kornaya.
Düğünlerde sen oynayacaksın, ben oynayacağım diye bıçak sallayanlar türedi. Hakemin düdüğüne küfür etmek ne demekmiş, bunu da duyduk memleketimde. Herkesin bir yerlere yetişmesi gereken acele işi var sanırım Ambulansa bile yol verilmez oldu.
Kimi görsem yolda barut gibi, patlayacak bir kıvılcım arıyor. Elimi nereye atsam bir dinamit çıkıyor. Güler yüzlü olmak yerine o kaşlar neden çatılıyor. Acaba içimizde, kalbimizde bir şeyler mi eksik? Ne dersiniz.
Suyumuz veya antifrizimiz eksik arkadaş bizim.
Yok arkadaş yok, bu milletin düzeleceği falan yok. VURUN, DÖVÜN, HATTA ÖLDÜRÜN birbirinizi. Bu yolla bakalım neye çare bulacaksınız.
“Sabreden derviş muradına ermiş” ne güzel bir atasözü değil mi?
YORUMLAR