Pazar ve seyyar satıcılardan sonra günümüzde alış veriş merkezleri insanların tüm ihtiyaçlarını görmeye başladı.
Kimi takdir ediyor kimiyse başka yorumlar yapıyor.
Benim konum işte bu AVM’lerin yanından geçerken oluştu kafamda.
Kıyafet yerlerinin yanı sıra yemek salonları da mevcut bildiğimiz gibi. Koskoca gri yapılı binanın yanından yürüyorum, içeriden bazı çalışanlar ellerinde kovalarla çıkıyordu. Her gelen Türk Dil Kurumumuzun taşımalık olarak adlandırdığı ama herkesin konteyner diye söylediği şeye getirdikleri kovaları boşaltıyordu.
Uzaktan birkaç dakika seyrettim, bazı kovalardan ekmekler, bazılarından yeşillikler, bazılarından ise bildiğiniz etler döküldü.
Öyle, artık falan değil, bildiğiniz bütün ekmekler ve tamamı satılmamış et ve tavuk dönerleri.
Bunları neden atıyorsunuz dediğimde: ertesi gün yenileri geliyor cevabını aldım. Tabiî ki son kullanma tarihi ve bir ürünün ertesi gün kullanılmasıyla ilgili konuşmaya gerek yoktur.
AVM kapanınca çöp aracı gelip ekmeği, yeşilliği, eti, poşeti ve sayamadığım o kadar şeyi aynı araca doldurup şehrin çöp alanına döküyor.
Küresel ısınma diye bir şeyler duymamız gerek, değil mi?
Geri dönüşüm mesela.
İhtiyacı olana dağıtmak.
İlgi çekmiyor sanırım bunlar, ne dersiniz?
Mesela bir fikir; Önce AVM’lerde her çöp grubu için ayrı taşımalık oluştursak. Bunları çöp aracı şehrin çöplüğüne atmak yerine mesela et ve ekmek gruplarını belediyenin hayvan barınağına götürse. Barınakta bu kadar mama ihtiyacı olmayacaktır.
Bu bir nebze israfı önleyecektir diye düşünüyorum.
Mesela ikinci fikir: Sivil toplum kuruluşları AVM’lerin lokanta kısımlarıyla iletişime geçse, mesaileri bitmek üzereyken atacakları bunca gıda maddesini şehrin muhtaç aileleri için toplasa.
Bu da israfa çözüm ve muhtaca yardım olur, ne dersiniz?
Boş verin gitsin değil mi?
Elbet birisi düşünür bunu şimdi gazetenin diğer sayfalarına geçelim ve bu yazıyı unutalım.
Çöp içinde bereketler heba olsun.
Çetin KORKMAZ
KIRIK KALEM
YORUMLAR