Termometreler yükselmeye başladı, güneş daha erken doğup daha geç batıyor. İlkbaharın sıcaklığı yerini yavaş yavaş yazın kavurucu sıcaklarına bırakıyor. Biz insanlar klimalarımızı açıyor, soğuk içeceklerimizi hazırlıyor, gölge arayışına giriyoruz. Peki ya sokak hayvanları? Onlar bu artan sıcakta nasıl hayatta kalıyor?
Her sabah işe giderken, her akşam eve dönerken karşılaştığımız o küçük dostlarımız – kediler, köpekler, kuşlar – hepsi aynı sıcakla mücadele ediyor. Aralarında hamile olanlar, yaşlılar, hasta ve zayıf olanlar var. Hepsi temiz suya ihtiyaç duyuyor, hepsi serinlemeye çalışıyor.
Sokak hayvanlarının su ihtiyacı sadece içmek için değil. Vücut sıcaklıklarını düzenlemek, metabolizmalarını sürdürmek, stresle başa çıkmak için de suya ihtiyaçları var. Özellikle yaz aylarında su bulamayan hayvanlar dehidratasyon yaşayabiliyor, böbrek sorunları gelişebiliyor, hatta hayatlarını kaybedebiliyorlar.
Bir kap su koymak sanki çok basit, önemsiz bir hareket gibi görünebilir. Ama o küçük jestiniz, bir hayvanın hayatını kurtarabilir. Evinizin önüne, dükkanınızın kapısına, bahçenizin köşesine koyacağınız bir kap temiz su, onlarca hayvanın günlük su ihtiyacını karşılayabilir.
Su koymak sadece hayvanlar için değil, aslında bizim için de büyük bir kazanım. Empati kurmayı öğreniyor, sorumluluğumuzu hatırlıyor, şehirde birlikte yaşadığımız canlılara karşı duyarlılığımızı geliştiriyoruz. Çocuklarımız bu davranışımızı görüyor ve onlar da merhamet etmeyi, paylaşmayı öğreniyor.
Tabii su koyarken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Su kabının temiz olması, düzenli olarak değiştirilmesi gerekiyor. Durgun su bakterilere ev sahipliği yapabilir, hastalık kaynağı olabilir. Kabın kolay devrilmeyecek şekilde yerleştirilmesi, hem hayvanların hem de çevrenin rahatsız olmaması için önemli.
Gölgeli bir yere koymaya özen gösterin. Güneş altındaki su hem çabuk buharlaşır hem de içilemeyecek kadar ısınır. Mümkünse sabah erken saatlerde suyu yenileyin ki gün boyu temiz kalabilsin.
Bu konuda mahalle sakinleri olarak iş birliği yapabiliriz. Herkes kendi önünü düşünse, her sokakta birkaç su kabı bulunsa, hiçbir hayvan susuz kalmaz. Sosyal medya gruplarında bu konuyu gündeme getirebilir, komşularımızla konuşabiliriz.
Belediyeler de bu konuda sorumluluk almalı. Park ve bahçelere, ana caddelere hayvan su kabları yerleştirilebilir. Veteriner hekim kontrolünde düzenli bakım yapılabilir.
Unutmayalım ki şehirler sadece insanlar için değil. Bu toprakları paylaştığımız tüm canlılarla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Bir kap su, bu öğrenme sürecinin en basit ama en anlamlı adımlarından biri.
Yarın sabah dışarı çıktığınızda, bir kap suyu da yanınızda götürün. O küçük hareketin büyük anlamını, bir hayvana değen minnettarlığında göreceksiniz. Havalar ısınıyor, merhamet sezonunu da açalım.







YORUMLAR