Her ülkenin kendine özgü bir imzası vardır. Kiminde bu bir tarihi yapı, kiminde ise doğanın kendisidir. Filipinler’in Bohol Adası’nda yer alan Çikolata Tepeleri tam da bu imzanın bir parçası… Sıradan bir manzaranın çok ötesinde, sanki masallardan çıkmış yüzlerce küçük dağın aynı noktada buluşması gibi bir mucize.
Bu tepeler, yılın büyük bir kısmında yemyeşil bir örtüye bürünür. Fakat sıcak mevsim gelip güneş toprağı kavurduğunda otlar kurur ve bu minyatür dağların rengi kahverengiye döner. İşte o an, gökyüzünün altında dizilmiş yüzlerce çikolata parçasına benzerler. Görüntü öylesine büyüleyicidir ki insan kendini Willy Wonka’nın fabrikasında değil de doğanın gizemli bir şöleninde bulur.
Doğanın Sanatı
Yaklaşık bin iki yüz tepeden oluşan bu coğrafi oluşumun nasıl meydana geldiği hâlâ bilim insanlarının araştırma konusu. Kimileri kireçtaşının yıllar boyunca erozyonla şekillendiğini söyler, kimileri ise denizin geri çekilmesinden kalan izler olduğunu… Ama işin özünde, Çikolata Tepeleri insanı doğanın ne kadar yaratıcı ve sabırlı olduğuna bir kez daha inandırır.
Bir Köşe Yazarı Gözüyle
Benim için bu tepeler sadece bir turistik nokta değil. Aynı zamanda yaşamın kendisini hatırlatan bir metafor. Bazen hayat yemyeşil bir bahar gibi coşkulu, bazen de kuraklıkla birlikte kahverengiye dönen toprak gibi yorgun görünebilir. Ama her halükârda, farklı renkleriyle anlamlıdır. Çikolata Tepeleri de bunu hatırlatıyor: Renkler değişse de güzellik baki kalır.
Yolculuğun Öğrettikleri
Filipinler’in bu eşsiz manzarasını görmeye giden bir yolcunun, yalnızca fotoğraf makinesine değil kalbinin hafızasına da kazıyacağı bir anı olur. Her tepenin ardında başka bir tepe, her manzaranın ardında yeni bir bakış açısı vardır. Çikolata Tepeleri, insana sabrı, değişimi ve doğayla uyum içinde yaşamayı öğretir.







YORUMLAR