20-26 Mayıs Dünya Tuza Dikkat Haftası ile ilgili yazılı açıklama yapan Balıkesir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serkan Kadir Keskin, aşırı tuz tüketiminin zararlarından bahsetti. Müdür Keskin, “Vücutta sıvı dengesinin ve dolayısıyla kan basıncının düzenlenmesinde, asit-baz dengesinin sağlanmasında ve sinir-kas sisteminde uyarıların iletilmesinde tuzun (NaCl) önemli görevleri bulunmaktadır. Ancak aşırı miktarda tuz tüketimi birçok sağlık sorununu beraberinde getirmekte ve halk sağlığı problemine dönüşmektedir” dedi.
“KALP DAMAR HASTALIKLARINI ETKİLİYOR”
Aşırı tuz tüketiminin kalp damar hastalıklarını da etkilediğini söyleyen Müdür Keskin, “Tuz tüketiminin azaltılması kan basıncının düşürülmesi ve dolayısı ile inme, kalp damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları riskini azaltmasında en etkili yöntemlerden birisidir. Günde 5 g’dan daha az tuz alımı inme riskini yüzde 23, kalp damar hastalıkları genel hızını yüzde 17 azaltmaktadır. Ancak pek çok Avrupa ülkesinde günlük alım 8-11 g, ülkemizde ise 10.2g bulunmuştur. Erken çocukluk çağı, okul çağı ve adölesan dönemi süresince de aşırı tuz tüketiminden kaçınılması gerekmektedir. Tuzlu atıştırmalıklar ve hazır gıdalarla (fastfood vb.) daha fazla karşı karşıya kalınan bu süreçte çocuk beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, az tuz tadına alışılması açısından önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
“YAŞ İLERLEDİKÇE TUZ DUYARLILIĞI ARTIYOR”
İlerleyen yaşlarda tuz duyarlılığının arttığını söyleyen Balıkesir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serkan Kadir Keskin, “Yaş ilerledikçe tuz duyarlılığı artmakta ve alınan tuzun kan basıncının yükselmesine daha büyük etkisi olmaktadır. Bu nedenle yüksek kan basıncı olmasa bile, 65 yaş üstü bireylerin tuz tüketimlerini azaltmaları özellikle önemlidir. Bir kişinin günlük kullandığı tuz miktarı 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır. Masada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve masadan tuzluk kaldırılmalıdır. Besin sanayiinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin içerik etiketinde yazan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır” dedi.
“PAKETLİ GIDA TÜKETİMİ SINIRLANDIRILMALI”
Keskin, yaptığı açıklamada; “Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu vb.), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, patlamış mısır vb.), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/ aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir. Evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır. Tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir. Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz veya tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir. Tuz yerine doğal lezzet artırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır. Aşırı tuz kullanımından kaçının ve sağlıklı beslenin” ifadelerine yer verdi.
Taylan KUŞDOĞAN