Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Özdemir

TÖRE ADINA CİNAYET

Türk toplumlarının tarih sahnesine çıktıklarından bu yana yazısız kanunlarına “Töre veya Türe” denildiğini bilmeyen ile duymayanımız yoktur. Yalnız bizim toplumlarımıza ait bu yasalar zamanla ve zemin ile coğrafya ve sosyal yaşantı yanında karışılan veya birlikte yaşanılan toplumlardan olan etkileşimle de uzun vadede değişim ile gelişime uğramıştır. Değişim ile gelişim olumlu yönlerde olurken, istisnalar kaideyi bozmaz prensibi çerçevesinde olumsuz sapma ile sapkınlıklar da olmuştur. Kabul veya reddetseniz de bu yaşamın doğal bir gereği ve de gerçeğidir. Örf ile âdet ve anane diye tanımladığımız törelerimizin alt birimleri de diğer toplumlarla olan iletişim ve etkileşim sonucu ile diğer koşullarında etkisiyle az da olsa zaman zaman değişime uğramıştır. Olumlu olduğu gibi az da olsa yanlış saplantı ve sapmalar da olabilmiştir. Bunları gelişen dünya ile değişen teknoloji ve ilerleyen bilim sayesinde de ele almak daha doğru olur.

“Türk toplumlarının dikkat çeken bir ahlakî özellik ve güzelliği de “utangaç” bir millet oluşudur… Esir olmak, köle durumuna düşmek, kadınlarının düşman eline geçmesi büyük utanç kaynağı idi… İnsana namuslu, vakarlı bir hayat düzeni bağışlayıcı “utanma” duygusu en büyük fazilet sayılmıştır.” Diyor “Türk Milli Kültürü” kitabında hocamız Prf. Dr. İbrahim KAFESOĞLU Bey. Töre cinayetlerinin “utanma” duygusunun yanlış algılanmasından kaynaklanıyor olabileceği gerçeğini anlıyorum ben.

İslam Peygamberi Hz. Muhammet Mustafa (s.a.v.), bir bireyi öldürmenin insana yapılan en büyük zulüm olduğu ve çok büyük bir günah sayıldığı hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah katında, dünyanın yok olması, bir Müslüman’ın öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizi,”Diyat”,7)

İnsan hayatının dokunulmazlığı bu denli önemli olmasına karşın, neredeyse tamamına yakını Müslüman olan cennet vatan Türkiye’mizde hele hele elhamdülillah diyenler eliyle haksız yere bir takım cinayetlerin işlendiğini yazılı ile görsel ve işitsel basın ve yayın organlarında takip etmekteyiz. Bunlardan biri de, genellikle ailenin namus ile şerefinin zedelendiği bahanesiyle işlenen ve her dem gündemdeki yerini taze tutan töre cinayetleridir. Töre adına işlenen cinayetlerin dini ve hukuki ile Türk Töresi ve insani yönlerden açıklanabilecek ve normal bir şeymiş gibi kabul edilebilecek hiçbir yönü yoktur.

Canlıların yaşadığı ve insan unsurunun bulunduğu her yerde problemlerin olması ve oluşması olağandır. Nefes alıp veriyorsanız sorunların da olması doğaldır. Oysa ortaya çıkan problemler, batıl yani dini ile milli ve olumlu örf ile adet ve ananelerle pek de irtibatı olmayan bu tür anlayışların tuzağına düşmeden hukuki yollarla çözüme kavuşturulması gerekir. Bir takım çokbilmişler durumdan vazife çıkartarak kendi elleriyle karşı tarafı cezalandırmaya kalkışmamalıdırlar. Reislerin, molla ile mellelerin, konsey ile meclislerin, sözde karar verme mercilerinin böyle bir hakları da asla yoktur. Yaşam hakkını yüce Yaratan vermiştir ve yine yalnızca O geri alabilir ya da O’nun adına iş ve işlem yapan yargıçlar bu işe karar verebilir.

Barış ile kardeşlik ve hoşgörülü olmayı öncelikli emirleri arasında barındıran Din-i İslam, insanlar arasındaki sorunların çözümü bağlamında bireylerin keyfi ile egoist ve vandalımsı tutumuna ve de tarafların intikam duygu ile düşüncelerine değil, hukuka ve adil yargı ile yargılama usullerine bırakmıştır. Şu halde bireysel duygu ile düşünce ve hisleriyle hareket edip insana yapılabilecek en büyük zulüm olan töre cinayeti işleyen kimse, Allah’ın lanetine uğrar ve büyük bir azaba da çarptırılır bilgi ve bulgusu yanında bana özel duygu ile düşüncelerimi sizinle paylaştığımı düşünüyorum.

 

 

 

      

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER