Hayatın en sade ama en derin lezzetlerinden biridir ekmek. Ancak son yıllarda mutfaklarımızda bir değişim rüzgârı esiyor. O bembeyaz, kabarık somunların yerini artık koyu renkli, tok dokulu esmer ekmekler alıyor. Peki bu sadece bir moda mı? Yoksa bilinçli bir tercih mi?
Esmer ekmek deyince çoğu insanın aklına hemen “diyet” gelir. Sanki zayıflamak isteyenlerin mecburi ekmeğiymiş gibi… Oysa işin aslı çok daha derin. Tam buğday unundan yapılan esmer ekmek, lif zenginliğiyle bağırsak dostu, düşük glisemik indeksiyle kan şekeri dengeleyici, tok tutucu etkisiyle öğün aralarını kontrol altına alan gerçek bir sağlık destekçisidir.
Beyaz ekmekle kıyasladığımızda esmer ekmek; işlenmemiş unla yapıldığı için vitamin ve mineral açısından çok daha zengindir. Folik asit, B vitaminleri, demir ve magnezyum gibi temel besin öğeleri bu ekmekte bolca bulunur. Üstelik sindirimi de kolaylaştırır, bağırsak tembelliği yaşayanlara adeta ilaç gibidir.
Ancak her koyu renkli ekmek esmer değildir, burası çok önemli. Bazı fırınlar, beyaz unlu ekmeği karamelle ya da kepekle koyulaştırıp “esmer” diye satabiliyor. Gerçek tam buğday ekmeği, ağır kokusu, tok tadı ve uzun süre bayatlamamasıyla kendini belli eder. Yani işin içinde biraz da tüketici farkındalığı var.
Ben artık soframa beyaz ekmek değil, tam buğday ekmeği koyuyorum. Tereyağını da sürsem, zeytini de katsam, midem değil gönlüm doyuyor. Çünkü bilerek ve doğru tercihlerle beslenmenin huzuru hiçbir şeyde yok.
Bir dilim ekmekle başlar bazen sağlık. Ama hangi ekmeği seçtiğiniz, hangi hayatı yaşamak istediğinizi de gösterir.
YORUMLAR