Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Serkan Tatoğlu
Serkan Tatoğlu

Bugünü Kurtarmak Yetmez, Yarını Düşünmeliyiz

Balıkesir’in can damarı olan İkizcetepeler Barajı’ndan gelen son haberler kaygı verici. Doluluk oranı yüzde 20’nin altına düşmüş durumda ve hesaplara göre elimizdeki rezerv sadece 230 gün yetecek. Bir başka deyişle, bu hızla devam ederse önümüzdeki yazı bile göreceğimiz kesin değil. Peki bu tablo bize ne anlatıyor? Sadece kuraklığı mı, yoksa yıllardır görmezden geldiğimiz su politikalarının sonuçlarını mı yaşıyoruz?

Su, Geleceğin En Kritik Kaynağı

Dünyanın birçok ülkesinde artık petrol değil, su savaşları konuşuluyor. Balıkesir gibi tarımın, hayvancılığın ve turizmin kalbinde yer alan bir şehirde suyun tükenmesi demek sadece musluklarımızın kuruması anlamına gelmez. Tarlalarımız, zeytinliklerimiz, hayvanlarımız ve hatta turizm sektörümüz doğrudan bu krizden etkilenir. Kısacası, suyun azalması şehirdeki her hanenin bütçesine, her işçinin aşına ve her öğrencinin geleceğine dokunur.

İklim Krizi mi, Yönetim Krizi mi?

Elbette iklim değişikliği hepimizin bildiği bir gerçek. Yağışların azalması, sıcaklıkların artması barajlarımızı hızla tüketiyor. Ancak bu tek başına yeterli bir açıklama değil. Bizler hâlâ bahçelerimizi şebeke suyuyla suluyor, arabalarımızı bolca su harcayarak yıkıyor, damlayan musluklarımızı umursamıyoruz. Yani krizi sadece doğaya yüklemek kolaycılık olur. İşin içinde bizim bireysel sorumsuzluğumuz ve yöneticilerin su politikalarındaki eksiklikler de var.

230 Günlük Hesap: Zaman Azalıyor

BASKİ’nin açıkladığı verilere göre 157 milyon m³ kapasiteli İkizcetepeler Barajı’nda şu an sadece 31 milyon m³ su bulunuyor. Bu da 230 günlük bir stok anlamına geliyor. Ancak bu hesaplama yağışların normal seviyelerde gerçekleşeceği varsayımıyla yapılıyor. Eğer önümüzdeki kış da kurak geçerse, bu süre daha da kısalabilir. Yani aslında elimizde 230 gün değil, her damlası kıymetli bir belirsizlik var.

Çözüm Nerede?

Burada iki yönlü bir mücadele gerekiyor:

  1. Bireysel tasarruf: Bahçeleri damlama sulama sistemleriyle sulamak, araba yıkamayı minimuma indirmek, musluk ve tesisatlardaki kaçakları onarmak, hatta günlük alışkanlıklarımızda su tüketimini azaltmak.
  2. Kurumsal adımlar: Belediyelerin ve ilgili kurumların su yönetiminde yeni stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Alternatif su kaynakları, yağmur suyu toplama sistemleri, gri su kullanımı gibi projeler artık bir lüks değil, zorunluluk. Ayrıca su israfına neden olan altyapı sorunları da acilen çözülmeli.

Balıkesir’in Alarm Zilleri

İkizcetepeler ve Gönen barajlarında yaşanan bu tablo aslında sadece Balıkesir’in değil, tüm Türkiye’nin geleceğine ışık tutuyor. Bugün kayıtsız kalırsak yarın çok daha ağır bedeller ödeyeceğiz. Suyun kıymetini sadece musluktan kesildiğinde değil, bugün, tam da elimizden akarken bilmemiz gerekiyor.

Sevgili okurlarım, 230 gün sonra Balıkesir’in ne durumda olacağını belirleyecek olan şey, bizim bugün alacağımız kararlar. Belki arabamızı bu hafta yıkamamak, belki de bir damlatan musluğu onarmak küçük görünebilir. Ama unutmayın; büyük krizler küçük önlemlerle önlenir. Balıkesir için alarm zilleri çalıyor, duymazdan gelmek artık kimsenin lüksü değil.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER