Stresin kanserle bağı artık sadece bir iddia değil, bilimsel bir gerçek…
Artık yalnızca halk arasında konuşulan bir söylenti değil bu… “Stres kanser yapar” cümlesi, bilim dünyasının da resmen kabul ettiği bir gerçeğe dönüştü. Son yıllarda yapılan birçok akademik çalışma, yoğun stres altında yaşayan bireylerin bağışıklık sisteminin zayıfladığını, hücre onarım mekanizmalarının bozulduğunu ve bazı kanser türlerine yakalanma riskinin anlamlı şekilde arttığını ortaya koydu.
Hadi gelin, bir an duralım. Günlük koşuşturmacanın, iş yerindeki baskının, evdeki sorumlulukların, sosyal medyanın, faturaların, trafik çilesinin arasında ne kadar “gerçekten” rahatız? Geceleri başımızı yastığa huzurla koyabiliyor muyuz?
Bedenimiz, sinyaller veriyor aslında. Geceleri ter içinde uyanmalar, mide ağrıları, çarpıntılar, nedensiz yorgunluklar… Bunların çoğunu “hayatın olağan akışı” sanıyoruz. Ama bu sinyaller, bağırıyor aslında: “Bir şeyler yolunda gitmiyor!”
Bilimsel Veriler Ne Diyor?
Yapılan çalışmalarda, kronik stresin kortizol hormonunu uzun süreli olarak yüksek seviyede tuttuğu ve bunun da bağışıklık sistemini baskılayarak vücudu kanserli hücrelere karşı savunmasız bıraktığı görülmüş. Yani hücreler arızalandığında, stres altındaki vücut onları onarmak ya da yok etmek yerine, adeta seyirci kalıyor.
Hatta bazı çalışmalarda, stresin meme kanseri, kolon kanseri ve prostat kanseri gibi yaygın türlerde hastalığın ilerlemesini hızlandırdığı da gözlemlenmiş.
Çözüm Nerede?
Burada herkesin vereceği yanıt farklı olabilir. Kimi yürüyüş yaparak, kimi kitap okuyarak, kimi dua ederek rahatlar… Ancak ne olursa olsun, bu hızlı dünyada bir frene basmak, kendimize “Gerçekten ne hissediyorum?” sorusunu sormak zorundayız.
İlla her şey altüst olduktan sonra mı fark edeceğiz? Oysa belki de bizi hasta eden şey ne yediklerimiz, ne genetik mirasımız… Belki de ruhumuzu ve bedenimizi aynı anda kemiren şey, adı konmamış bir sıkışmışlık hissi: stres.
Son Söz
Bu yazıyı okurken belki de şu an bile omuzlarınız gergin, dişlerinizi sıkıyorsunuz. Bir fincan çay alın, derin bir nefes verin. Çünkü sağlık, sadece hastaneye gitmemek değildir. Sağlık, ruhun huzuru ile başlar. Ve bazen bir karar yeterlidir: “Artık stresin esiri olmayacağım.”







YORUMLAR