08 Aralık 2024 Pazar günü saat 14.00’da Altıeylül Belediyesi Hasan Can Kültür Merkezi’nde “BALIKESİR BELGESEL GÖSTERİMİ VE OKUR BULUŞMASI” adlı etkinliğe katıldım bir dostumun istek ve arzusunu kıramadığım için. Sonra bir de bizim sitenin yanındaki otobüs durağına da davetiye bağlamında afiş asılmış daha önceleri. Ve halka da açık olduğunu tespit etmiş oldum bu etkinliğin. Ancak “Balıkesir Belgesel Gösterimi” yazısı büyük ve kalın harflerle yazılmış amma velâkin “Ve Okur Buluşması” kısmı ise büyük fakat ince puntoyla yazılmış olan afişi hala saklıyorum isteyenlere ve bu yazıma itiraz edenlere gösterebilmek için canlarım. Afişin görselliğine ilk baktığınızda bu etkinlikte bir katakullenin veya aldatmanın ya da gizemli bir niyet veya faaliyetin, ideolojik bir yaklaşımın olabileceğini hemen akıl edersiniz. “BALIKESİR” ibaresi beyaz, “Belgesel Gösterimi” yazısı sarı “Ve Okur Buluşması” ifadesi sarıya yakın bir renkte olup; dizilimindeki görüntü kirliğinden işkillenmemek elde değil.
Halkın Gazetesi BİRGÜN 20 Yaşında, BİRGÜN Yazarları Barış İNCE ile Ateş İlyas BAŞSOY beylerin resimlerinin de bulunduğu afiş duyurusu gereği Belgesel Gösterimi başladı nihayet. Yaşam sürecimde şimdiye kadar katıldığım buna benzer etkinliklerden ayrı bir duygu ile düşünce ve özlem hareketinin başlangıcının Demokrat yazılı basın aracı ile başlamış olduğu ve güncel adı Birgün Ulusal Basın Organının kuruluşu ve geçirdiği aşamalar sonunda günümüze nasıl ulaştığı A’dan Z’ye anlatıldı. Belgeselde benim en çok dikkatimi çeken tanıdığım az çok hakkında bilgi sahibi olduğum; Karlı Dağların ardımda 6 saat birlikte bulunduğum ve yaşayarak gözlemlediğim bir yüz de anlatımlarda bulunuyor olmaz mı? Daha da dikkatim yoğunlaştı belgesel gösterimine. O yüz hepinizin tanıdığı veya ismini duyduğum bir zamanların benim de kurmaya çalıştığım ve üye olmayı bile beceremediğim yani kabul edilmediğim Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı olan Prof. Dr. Türkan SAYLAN olmaz mı? İşte tam burada bir dakika durun ve yaşayarak öğrendiğim ve de gözlemlediğim süreci anlatayım sizlere!
Yıl 2003 veya 2004, Şubat veya Mart ayları…Orta Öğretim düzeyindeki kız öğrencilere “Haydi, Kızlar Okula” projesi gereği burs verme ile burs verilmesi gereken kız öğrenci isimlerinin tespiti bağlamında Doğubayazıt Lisesi ve Yabancı Dil Ağırlıklı Lise okul bahçemizin karşısındaki Halk Eğitim Merkezi binasına bizlere ismi bildirilen kız öğrencilerimle birlikte saat 10.00’da hazır ve nazır olmam gerektiği telefon zinciriyle bildirildi dönemin İlçe Kaymakamı Nurullah ÇAKIR beyin talimatıyla. Adı geçen mülki idare amirimiz Kütahya Simav İlçesinden ve bendenizde Balıkesir Sındırgı İlçemizden olduğum için hemşehri olarak da görüşüyorduk. Çoğu zaman bürokratik olarak iyi ilişkilerimizin olması yanında bazen de duygu ve düşünce ile icraatlarımızın örtüşmediği de oluyordu. Oraları bende kalsın engin müsaadelerinizle…
Halk Eğitim Merkezi toplantı salonuna girdiğimizde bizden önce gelen okul müdürleri ve öğrencileriyle İlçe Emniyet Müdürünün ve de Kaymakam beyin de oracıkta bulunduklarına şahit olup; önemli birilerini beklediklerine tanıklık ettim. Derken beklenenlerin Prof. Dr. Türkan SAYLAN hanımefendi ile TELSİM adlı iletişim firmasının Türkiye dispiratörü Filiz KARAGÜL ile İngilizce Öğretmeni Alev OCAKTAR (Kart ile telefonları hala bende mevcut) adlı iki bayanın olduğuna şahitlik ederken; Kaymakam beyin sürekli efendim ifadeleri ile hazır ol vaziyetinde davranış sergilediğine de tanıklık ettim. Ve Kaymakam beyin “Bu hanımefendinin iki dudağının arasından çıkacak cümleler çok önemlidir” demesine de bir anlam yükleyememiştim o anlarda. “Haydi, Kızlar Okula” projesi gereği yukarıda adı geçen derneğin burs verdiği kız öğrencilerin ve ailelerinin terör örgütüne yakınlığı ayan beyan ortaya çıktı. Daha sonraki günlerde, bana verilen faks numarasına burs verilmesini önerdiğim öğrenci dilekçelerini gönderdiğim de aldığım yanıtların terör örgütüne yakınlığı ile bilinen aile öğrencilerine bursun çıktığına ve sıradan veya örgüte pek de yakınlığı olmadığı bilinen kız öğrencilerime burs verilmediği bir yana; bilgilendirme bile yapılmadığına tanıklık etmem kahreyledi beni…
Bu ülkem ve bu milletim için kimin ne yaptığı ile ne yapmak istediğine yaşayarak şahitlik ettikten sonra Orhan Veli KANIK’ın: VATAN İÇİN “Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük! Kimimiz nutuk söyledik!..” Dizelerinin dilimde tespih olduğu gerçeğini sizinle de paylaşmış olduğumu düşünüyorum.
YORUMLAR