Zaman… Hepimizin dilinde, gündeminde. “Ne çabuk geçti,” “Daha dün gibiydi,” dediğimiz onca an birikiyor yaşamımızda. Peki, biz bu hıza gerçekten yetişebiliyor muyuz?
Teknoloji, işlerimizi hızlandırdı ama zihnimizi yavaşlatmayı unuttuk. Sabah kalktığımız andan itibaren ekranlarla çevrili bir koşuşturma içindeyiz. Çocuklarımızın anılarını telefon kameralarından izliyor, tatillerimizi fotoğraf albümleri yerine sosyal medya paylaşımlarından hatırlıyoruz.
Belki de bu hızla başa çıkmanın tek yolu, biraz yavaşlamak. Bir kahveyle manzaraya dalmak, uzun zamandır aramadığımız bir dostu aramak ya da sadece nefes almak… Zamanı kontrol edemeyiz ama onun içinde daha bilinçli var olabiliriz. Kendimize bu şansı tanıyabilirsek, hayatın tadını daha çok çıkarabiliriz.
YORUMLAR