Napolyon Bonapart, tarihteki en etkili askeri ve siyasi figürler arasında gösteriliyor. Kazandığı savaşlar, dünyaca ünlü seferleri, tarihe geçen siyasi eylemleri, tutkusu, hırsı ve yeteneği, Napolyon’u bugün dahi popüler bir figür haline getiriyor. Fransız ordusuna mensup sıradan bir asker olarak başlayan, Fransız tacını giydiği, Avrupa’ya hükmettiği ve nihayet bir sürgün ile sona eren macerası, günümüzde de oldukça ilgi çekici bir anlatı olmayı sürdürüyor.
Ancak yalnızca görkemli zaferler ve büyük yenilgiler Napolyon’un macerasını tanımlamak için hayli yetersiz. Parlak bir siyasetçi, yetenekli bir asker ve tutkulu bir adam… Tüm bunlar onun kişiliğini tanımlamak için kullanabileceğimiz ifadelerden sadece birkaçı. Çünkü onu sıra dışı bir lider haline getiren bazı tuhaf özellikleri de vardı!
Napolyon savaş meydanlarından fırsat buldukça siyasi kavgalara girişen, meşgul bir liderdi. Ancak aşk söz konusu olduğunda Fransız ordularının başındaki sert komutan görünümünden hayli uzaktı. Öyle ki gençlik yıllarında aşk hikâyeleri yazacak denli ince ruhlu bir kişiydi!
1795 yılında, Clisson et Eugénie isimli 17 sayfalık bir kısa aşk öyküsü kaleme almıştı. Napolyon bu kısa aşk öyküsünde ömrü cephede geçen tutkulu bir askerin imkânsız aşkını etkileyici bir üslupla okuyucuya aktarıyordu!
Fransız İmparatoru olduğu yıllarda kılık değiştirerek halkın arasında dolaşıyordu. Gücünün zirvesinde olduğu, Fransa’ya ve hatta Avrupa’ya hükmettiği dönemde en büyük tutkularından biri, yoksul bir Fransız gibi giyinerek halkın arasına karışmaktı. Sıradan insanların Napolyon hakkında ne düşündüğünü merak ediyor, sokakta karşılaştığı insanlara imparator hakkında sorular soruyordu.
Napolyon, heyecanlandığı ve mutlu olduğu anlarda şarkı söylemek gibi bir alışkanlığa sahipti. Heyecanlı bir mizacı olduğundan bu büyük lideri şarkı söylerken görmek, yakın çevresindeki insanları için hayli sıradan bir durumdu. Ancak şarkı söylemek konusunda pek de başarılı değildi.
Tarihe iyi veya kötü, bir şekilde adını yazdıran önemli liderler hakkında kimileri gerçek, kimileri şehir efsanesi çok sayıda anlatı var. Napolyon’un kedilerden korktuğuna yönelik söylenti ise oldukça popüler. Yine de Napolyon’un kedilerden korktuğuna yönelik kesin bir kanıt yok. Ancak bu sıra dışı iddia hayli köklü bir geçmişe sahip.
Bu nedenle pek çok insan iddianın doğru olduğunu düşünüyor. Öte yandan yaygın söylentiye göre Napolyon’un kedi korkusunun ardında, çocukken uğradığı bir kedi saldırısı yatıyor.
Napolyon’un oldukça hareketli bir yaşamı vardı. Yakalanmak, düşmana esir düşmek veya suikasta uğramak, onun için her an hazır olması gereken sıradan tehlikelerdi. Bu sebeple gerekli durumlarda kullanabilmek ve yaşamına son verebilmek için boynuna astığı zehri yanından ayırmıyordu.
Napolyon, yıllar boyunca boynunda taşıdığı zehri, 1814 yılında kullandı! Sürgün edildikten kısa bir süre sonra yanından ayırmadığı zehri içerek intihar etmeye kalkıştı! Ancak yıllar içerisinde etkisi azalan zehir, Napolyon’u öldürmedi. Ancak zehir sebebiyle şiddetli bir hastalığa yakalandı.
Napolyon Bonapart 1821 yılında, 51 yaşındayken hayatını kaybetti. Resmi raporlara mide kanserinden öldüğü yazıldı. Ancak ölüm sebebi, pek çokları için inandırıcı değil. Üstelik Napolyon’un zehirlenerek öldürüldüğüne inanan çok sayıda insan var. Kısacası Napolyon’un resmi olarak nasıl öldüğü biliniyor. Ancak gerçek ölüm nedeni hakkında farklı komplo teorileri var.
YORUMLAR