HAVA DUMANSIZ

Bazı bireylerin soyadı ile bir takım coğrafi ve kimyasal oluşumlar ve doğa olaylarına “Duman” terimi ad olarak verilir. Kara duman, ak duman, gök duman, ayaklı duman, toz dumanı vb. isimlerle de anılır “duman”lar. “Kurtlar dumanlı havayı sever” Türk atasözü de dumana değişik anlam yüklemektedir. İnsan unsuru gibi pek çok yaratık dumanlı havayı pek sevmez. Çünkü dumanlı hava görüş mesafesini engellediği gibi yol ile iz ve iş takibine değişik engeller çıkarır. Duman ve dumanlı yani nemli hava nefes alış-verişimizi zorlaştırır, terlememize neden olur, yorgunluk hissettirir, zindeliğimizi yitirtir. Sayılamayacak kadar olumsuz etkileri yanında olumlu yönleri de vardır muhakkak.

Tıbbi anlamda ciğerleri duman kaplamış olanların yaşam kalitesi giderek düşer ve acı reçeteyle karşılaşır. Derken beklenmedik bir zamanda yaşamı sonlanır. O halde duman ile duman türevlerinden uzak durmak ya da dumanla olan ilişkilerimizi kontrol altında tutabilmek akıllı bireylerin yapabileceği iş ve işlemlerin başında gelmektedir. Bu bağlamda uyanık olmak her bireyin harcı da değildir. Kuvvetli bir irade ile otokontrol ve tutarlılık ister.

Duman kelimesinin aklımıza getirdiği ilk çağrışımlardan biri sigara dumanıdır. Bundan kırk yıl kadar öncesini hatırlıyorum ki; her yerde sigara içmek serbest olduğu için otobüslerde, okulların tuvaletlerinde, sigara içenlerin fazlaca olduğu ofis veya bürolarda, kahveler ile kıraathanelerde vb. nefes olabilmek oldukça güçtü ve içmeyenler mağdur içenler ise paşa idi. Bir de dumanı insanın yüzüne doğru üflemeleri yok mu? Varın sonucunu biraz da siz düşünün.

Medeni milletler yıllar öncesi öncelikle kapalı alanlar ile toplu taşım araçlarında ve giderek diğer alanlarda sigara içilmesini yasakladılar. Yasaklamadan önce de sigara dumanının zararlarını anlatıp insanlarının bu konuyu içselleştirmesini sağladılar. Akıllı insanlar yarardan çok zararlarını önemsediler ve sağlıklı yaşama yıllar öncesinden adım attılar. Garibim Türkiye’miz insanı az gelişmiş ama kendisini deryalarda sanan, az eğitimli fakat her konuda bilgili olduğunu iddia eden, yetersiz öğretimli ancak kendisini ordinaryüs profesör sanan ve cahilliğiyle çevresi ile ülkesine ve dünyaya meydan okuyan insan tiplerini hala barındırmaktadır.

Sigarasız yaşama ayak uydurmakta geç kalmanın ötesinde hala sağlıklı yaşama girişimlerine olumsuz tepki gösteren bir sömürü siyasetçisi ile sömürü aydını ve antenleri dış ülkelerin aldatıcı ya da yanıltıcı yayın yapan vericilerine ayarlı olanların seslerinin yüksek çıktığı bir toplumdan millet olarak sağlıklı yaşamı nasıl beklersiniz? Zehir tacirleri ile Türkiye topraklarında zehir üretenler yanında sigara kaçakçılığının ne boyutlarda olduğunu, içerideki iş birlikçilerin hangi enstrümanları nasıl kullandığını her gün yazılı ve görsel basında izlemekteyiz. Sigara içenlerin sayısının daha da arttığını bazı veriler göstermektedir. Kendi kendini kandıran ya da akıllı geçinenlerin seslerinin çok fazla çıktığı ülkelerin sonu bu olsa gerek. Sokak ile caddeler ve meydanlarda hele hele kahve ile kafeterya ve kafe önlerindeki izmarit atıklarını görenler bizim sağlıksız, ağrasif, tutucu, gerici, bağnaz, modern giyinen yobaz, ayıp ve günahı tanımaz bireyler topluluğu olduğumuza çoktan kara vermişlerdir sanırım.

Ege Üniversitesi (EÜ) Aile Planlaması, İnfertilite Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Sayın Erol Tavmergen; “nikotinin gerek sperm gerekse yumurta genetik şifresini bozarak oluşmasını engellediğini” açıkladı.

Prof. Dr. Erol Tavmergen, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “sigara içmenin gebe kalmayı olumsuz etkilediğini, son senelerdeki bazı çalışmaların ortaya koyduğunu söyledi. Sigara kullanımının % 40 oranında hamileliği engellediğini” belirten Tavmergen, “Günde 15’ten fazla içenlerde sperm ve yumurtanın DNA yapısı bozulmaktadır. Bu sebeple tüp bebek tedavisi planlayanların en az üç ay önceden sigarayı bırakması gerekir” dediği gibi düşünüyorum.