Son dönemin en çarpıcı 15 bilim kurgu filmi, sinemaseverlere hem görsel bir şölen hem de derin felsefi sorgular sunuyor. Yapay zekadan uzay savaşlarına, insan doğasından etik çıkmazlara kadar her biri izleyeni içine çekiyor. Eğer zihin yoran, duygusal yoğunluğu yüksek ve görsel açıdan büyüleyici yapımları seviyorsanız bu liste tam size göre.
Görsel Zenginliğiyle Büyüleyen Dev Efsane: Avatar: The Way of Water (2022)
James Cameron’un uzun yıllar sonra geri döndüğü “Avatar: The Way of Water”, hem teknik hem duygusal anlamda bir başyapıt. Pandora’nın su altı dünyasında geçen film, aile, aidiyet ve doğayla uyum temalarını ustalıkla işliyor. Görselliğiyle sinema tarihine geçen yapım, “farklı olanı anlamak” üzerine güçlü bir hikâye anlatıyor.
![]()
İnsan ve Yapay Zeka Arasındaki İnce Çizgi: The Creator (2023)
“The Creator”, insanlık ile yapay zekâ arasındaki büyük savaşı epik bir bakışla sunuyor. Bir askerin vicdanı ile görevi arasında kalışını anlatan film, teknolojiyle insanlık arasındaki sınırları sorguluyor. Muhteşem sahneleriyle yapay zekânın geleceğine dair düşündürücü bir tablo çiziyor.

Kozmik Mizah ve Hüzün: Guardians of the Galaxy Vol. 3 (2023)
Marvel evreninin en duygusal hikâyelerinden biri olan bu yapım, mizahı ve hüznü aynı potada eritiyor. Karakterlerin geçmişleriyle yüzleştiği film, “aile” kavramını kahkaha ve gözyaşı arasında taşıyor. Serinin son halkası, veda ederken içimizi ısıtmayı başarıyor.

Küller Arasında Bir Ülke: Godzilla Minus One (2023)
Savaş sonrası Japonya’da geçen “Godzilla Minus One”, sadece bir canavar filmi değil; bireysel suçluluk ve cesaret üzerine kurulu bir insan hikâyesi. Görkemli yıkım sahneleriyle birlikte, umut ve vicdanın yeniden doğuşunu anlatıyor. Godzilla, burada yalnızca bir tehdit değil, insanlığın içsel korkularının yansımasıdır.

Çölün Efendisi: Dune: Part Two (2024)
Denis Villeneuve’ün destanı devam ediyor. Paul Atreides’in kehanetlerle dolu kaderini konu alan film, görkemli savaş sahneleriyle büyülerken politik oyunlarla aklı da çalıştırıyor. Dune evreni, gücün, inancın ve ihanetin iç içe geçtiği bir çöl rüyası gibi.

Motorların Çığlığı: Furiosa: A Mad Max Saga (2024)
Kıyamet sonrası dünyada geçen “Furiosa”, kadın direnişinin ve intikamın hikâyesi. Aksiyonun hiç düşmediği film, çarpıcı sahneleriyle “özgürlüğün bedeli”ni yeniden hatırlatıyor. Sert atmosferine rağmen derin bir karakter gelişimi sunuyor.

Maymunların Krallığı: Kingdom of the Planet of the Apes (2024)
Serinin yeni halkası, maymunların medeniyet kurduğu bir dönemi anlatıyor. Güç, bilgi ve şefkat arasında kurulan hassas denge, film boyunca sorgulanıyor. Bu kez düşman yalnızca insan değil, geçmişin mirası da tehdit haline geliyor.

Sessizliğin İçinde Korku: A Quiet Place: Day One (2024)
Serinin öncesini anlatan film, korkunun ilk günlerine götürüyor. Şehrin sessizliğe gömüldüğü o anlarda, her nefes hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor. Minimal diyaloglarla büyük bir gerilim yaratmayı başarıyor.

Uzayda Kabus: Alien: Romulus (2024)
Yeni kuşak “Alien” filmi, serinin özüne dönüş niteliğinde. Karanlık bir uzay istasyonunda geçen hikaye, merak ve pişmanlık arasındaki ince çizgide ilerliyor. Soğuk metal koridorlarda nefesinizi tutmaya hazır olun.

Yeniden Doğuşun Hikayesi: Mickey 17 (2025)
Bir insanın defalarca “ölüp yeniden doğduğu” bir dünyada, kimlik kavramı altüst oluyor. Mizah ve felsefe bir arada ilerlerken, film insan olmanın anlamını sorguluyor. Yönetmen Bong Joon-ho’dan beklenen derinlik ve yaratıcılık burada fazlasıyla var.

Kahramanlığın İlk Adımı: The Fantastic Four: First Steps (2025)
Marvel’ın efsanevi dörtlüsü, yeniden doğuşunu yaşıyor. Olağanüstü güçler, aile bağlarını sınarken; kahramanlık kavramı bir kez daha tanımlanıyor. Filmin merkezinde dostluk, dayanışma ve korkularla yüzleşme var.

Gerçeklik ve Paranoya Arasında: Companion (2025)
Yalnızlıkla mücadele eden bir insanın gizemli bir varlıkla kurduğu ilişki, psikolojik bir bilmeceye dönüşüyor. Film boyunca “gerçek” ve “kurgu” arasındaki çizgi giderek silikleşiyor. İzleyiciye, güvenin kırılganlığını hissettiriyor.

Görev ve Aşk Arasında: The Gorge (2025)
Aksiyon ve romantizmi dengede tutan film, yüksek tempolu sahneleriyle dikkat çekiyor. Tehlike ve duygusallık el ele ilerliyor. Her karar, kalp ile mantığın savaşına dönüşüyor.

Gerçeğin Ötesinde: Bugonia (2025)
Komplo teorileriyle örülü “Bugonia”, kara mizah ve gerilim unsurlarını ustaca harmanlıyor. İki karakterin “dünyayı yöneten türler” üzerine saplantılı inancı, izleyiciyi sürekli şüpheye düşürüyor. Finalinde “asıl tuhaf kim?” sorusu uzun süre akıldan çıkmıyor.

Bilim kurgu tutkunları için bu 15 film, hem beyin jimnastiği hem duygusal bir keşif yolculuğu sunuyor. Henüz izlemediyseniz, bu listeye göz atmanın tam zamanı.
Şefiye YILDIRIM

