Balıkesir mutfağının en özel yemeklerinden biri olan Sura, geçmişten günümüze uzanan köklü bir lezzet geleneğini yaşatıyor. Osmanlı mutfağından miras kalan bu özel yemek, özellikle düğün, bayram ve büyük aile buluşmalarında sofraların baş tacı oluyor. Etin ve pilavın muhteşem uyumunu bir araya getiren Sura, hem görsel ihtişamı hem de damakta bıraktığı tatla hafızalara kazınıyor.
Kültürel Bir Miras
Balıkesir’in Karesi, Savaştepe, Bigadiç ve çevre ilçelerinde Sura, misafire verilen değerin en güzel göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Eskiden düğün evlerinde büyük bakır kazanlarda pişirilen bu yemek, köy meydanlarını mis gibi et ve tereyağı kokusuna bürüyordu. Geleneksel olarak kemikli kuzu veya oğlak etiyle hazırlanan Sura, ustalık ve sabır gerektiren bir tarif.
Hazırlanışı Özen İstiyor
Sura’nın yapımında öncelikle et özenle seçiliyor. Kemikli kuzu veya oğlak etleri iri parçalara bölünüp tuz, karabiber ve bazen tarçın ya da yenibahar gibi baharatlarla harmanlanıyor. Etler haşlanarak ya da fırında mühürlenerek pişiriliyor. Ayrı bir tencerede kavrulan pirinç, et suyuyla pişirilip lezzetini artırıyor. Son aşamada etler pilavın üzerine yerleştirilip birlikte fırınlanıyor veya buharda demleniyor.
Lezzetin Sırları
Sura’nın gerçek Balıkesir usulü tadını yakalamak için kullanılan tereyağının köy tereyağı olması şart. Et suyu mutlaka doğal olmalı, baharat dengesi ise ustalıkla ayarlanmalı. Fazla baharat etin lezzetini gölgelerken azı da yemeğin karakterini yansıtmayabiliyor.
Günümüzde Sura
Artık her evde sık yapılmasa da, Balıkesir’de bazı yöresel lokantalar hâlâ bu lezzeti menülerinde yaşatıyor. Özellikle düğün ve özel davet sofralarında, misafirlere ikram edilmek üzere hazırlanan Sura, lezzetiyle olduğu kadar kültürel değeriyle de Balıkesir’in mutfak mirasını geleceğe taşıyor.
Yöre Halkından Yorumlar
Balıkesirli vatandaşlar, Sura’nın çocukluk anılarının ayrılmaz bir parçası olduğunu söylüyor. “Eskiden düğünlerde Sura yapılacağı zaman mahalleye mis gibi tereyağı ve et kokusu yayılırdı” diyen yöre halkı, bu geleneğin yaşatılmasının önemine dikkat çekiyor.
Havva ERTÜRK