Pazarda yürürken gözüm yine o yeşil yeşil dizilmiş tezgâhlara takıldı. Mis kokulu mandalinaların, kışlık portakalların arasına bir bahar habercisi daha katılmıştı: Bakla. Her sene martla birlikte sessizce gelir tezgâhlara, ama aslında öyle sessiz bir sebze değildir. Tencereye düştüğünde çocukluk anılarını fısıldar, damağımıza geçmişi hatırlatır.
Bakla, bizim mutfak kültürümüzün en naif sebzelerinden biridir. Ne kadar sade görünse de, doğru pişirildiğinde sofraya zarafet katar. Hele bir de zeytinyağlı iç bakla yapılırsa, üzerine biraz dereotu serpilirse… O tabak sadece bir yemek değildir artık; anne eli, yazlık bahçeler, öğle güneşinde kuruyan çamaşır kokusu gibi duygularla dolu bir zamana açılan kapıdır.
Taze baklanın en güzel hali zeytinyağlı olanıdır. Biraz kuru soğan, biraz taze soğan, hafif limon, azıcık şeker… En önemlisi de bolca sabır. Kısık ateşte yavaş yavaş pişmeli bakla. Aceleye gelmez. Tıpkı baharın kendisi gibi, usul usul, sessizce gelir ve bir anda içimizi ısıtır.
Ama baklanın kıymeti sadece mutfakta değil, sağlığımızda da büyük. Lif açısından zengin olması onu sindirim dostu yapıyor. Bitkisel proteinlerle dolu olması ise özellikle et tüketmeyenler için büyük avantaj. Demir ve folik asit deposu. Kalp sağlığını destekliyor, tok tutuyor, düşük kalorisiyle diyet yapanların yüzünü güldürüyor. Vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı oluyor, yani adeta baharın detoks sebzesi diyebiliriz onun için.
Yine de önemli bir not düşmeden geçmeyelim: Favizm adı verilen bir genetik rahatsızlığı olanlar için bakla riskli olabiliyor. Bu yüzden baklayı ilk defa tüketecek olanların dikkatli olması, gerekiyorsa bir hekime danışması önemli.
Eskiden annelerimiz pazardan geldiğinde ilk ayıklanan sebze olurdu bakla. Eller kararırdı, ama o kararma bile bir ritüelin parçasıydı. Şimdi belki işlerimiz çok, elimiz çabuk yoruluyor… Ama unutmayalım: Bazı sebzeler, sadece midemizi değil, ruhumuzu da doyurur.
İşte bakla da onlardan biri.
Bu bahar pazara gittiğinizde, gözünüz o yeşil kabuklarda olsun. Taze baklayı görünce sadece bir sebze değil, aynı zamanda sağlık, geçmiş ve biraz da huzur alın evinize. Çünkü bazı yemekler sadece yemek değildir. Tabağa değil, yüreğe iyi gelir…
Saygıyla ve sevgiyle kalın…
YORUMLAR