Tarih kimi zaman öyle bir perdeyi aralar ki, bilim insanlarını bile hayrete düşürür. Geçmişin derinliklerine gömüldüğü sanılan bir canlının günümüz sularında yeniden ortaya çıkması, yalnızca bir keşif değil, aynı zamanda doğanın bize fısıldadığı bir sırdır. Endonezya açıklarında gözlemlenen ve 70 milyon yıl önce neslinin tükendiği düşünülen dinazor balığı tam olarak böyle bir mucizenin adıdır.
Adına coelacanth denilen bu balık, fosil kayıtlarına göre en son dinozorlarla birlikte yaşamış, ardından tarih sahnesinden çekilmişti. Ta ki, zamanın kendisi bu bilgiyi yalanlayana kadar… Onu gören dalgıçlar, sanki geçmiş çağlardan fırlayıp gelen bir hayaletle yüz yüze gelmiş gibiydi. Üstelik bu, ilk değil: Coelacanth, 1938’de Güney Afrika açıklarında da görülmüş, fakat pek çok kişi bunu istisnai bir durum saymıştı. Şimdi ise Endonezya sularında tekrar karşımıza çıkması, bu türün hâlâ yaşamda olduğunu kanıtlıyor.
Peki, bu ne anlama geliyor?
Öncelikle şunu söylemek gerekir: Doğa, sandığımızdan çok daha dirençli, çok daha karmaşık bir sistem. Yüzeyde gördüğümüz her şeyin altında keşfedilmeyi bekleyen bambaşka katmanlar var. İnsanlık teknolojide ilerlerken, doğa ise sessizce kendi mucizelerini sürdürüyor.
Ama bu durum aynı zamanda şu soruyu da beraberinde getiriyor:
“Biz bu mucizelere hazır mıyız?”
Denizlerimizin derinliklerinde belki de daha onlarca “nesli tükenmiş” canlı yaşıyor olabilir. Lakin biz bu sırları açığa çıkarmak yerine, ekosistemi tahrip eden politikalarla bu canlıları yok olmaya daha da yaklaştırıyor muyuz?
Coelacanth’ın Endonezya’da görülmesi, bize yalnızca doğanın bir gizemini sunmuyor; aynı zamanda bir uyarı niteliği taşıyor. Doğanın sabrını zorlamamamız gerektiğini, geçmişi bilsek de geleceği şekillendirecek sorumluluğa henüz ulaşmadığımızı hatırlatıyor.
Sonuç mu?
Zaman her şeyi alıp götürür denir ama doğa, bazı sırlarını saklayacak kadar inatçıdır. Bu dinazor balığı da işte o sırların yaşayan tanığıdır.
Ve belki de en büyük ders şudur:
Bazı canlılar ölmez, sadece biz onları unuturuz.
YORUMLAR