Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye’de Rezonans Etkisi: Sakarya’daki Çark Caddesi Yıkımın Sembolü Oldu

Deprem sırasında yapıların hasar almasına neden olan en önemli unsurlardan biri, yapının doğal titreşim frekansı ile deprem dalgasının frekansının uyuşmasıdır. Fizikte “rezonans” olarak adlandırılan bu uyum hali, yapıların dayanıklılığını büyük oranda etkiler ve bazen zemin türü ile yapı yüksekliği gibi faktörler göz önünde bulundurulsa bile beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Türkiye’de bu durumun en net örneği, 1999 Gölcük Depremi sırasında Sakarya’nın Çark Caddesi’nde yaşandı.

Deprem sırasında yapıların hasar

Prof. Dr. Güney Özcebe’nin açıkladığına göre, Sakarya Çark Caddesi’nde aynı özelliklere sahip binaların sadece bir tarafı büyük hasar alırken, diğer taraf nispeten daha az etkilenmişti. Bu durumun nedeni olarak, yolun iki tarafında bulunan farklı zemin özellikleri gösteriliyor. Bir tarafta sert zemin, diğer tarafta yumuşak zemin bulunması nedeniyle, yapılar aynı deprem dalgalarına farklı tepkiler vermiş ve rezonans etkisi ağır hasara neden olmuştu.

Deprem dalgalarının doğal frekansla uyum yakaladığı yapıların yıkıma uğraması, 1999 depreminde Çark Caddesi’ndeki binaların akıbetini belirleyen faktör oldu. Yapısal olarak birbirine benzeyen binalar, zemin özellikleri ve dalgaların frekansıyla olan ilişkileri nedeniyle farklı derecelerde hasar aldı. Prof. Dr. Özcebe, rezonans etkisini “Aşkın olabilmesi için iki tarafın frekanslarının uyumlu olması lazım” şeklinde esprili bir dille özetledi.

REZONANS ETKİSİ: YALNIZCA YÜKSEK BİNALARI DEĞİL, ALÇAK KATLI YAPILARI DA ETKİLİYOR

Yapıların yüksekliği genellikle hasar riskini belirleyen bir unsur olarak kabul edilse de, rezonans etkisi sadece yüksek yapılarla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda alçak katlı yapılar da deprem dalgasının frekansı ile doğal frekanslarının çakışması durumunda yıkıma uğrayabiliyor. Prof. Dr. Güney Özcebe, deprem sırasında her yapının farklı frekanslarda etkilendiğini ve zemin yapısının bu uyumu belirleyen önemli bir faktör olduğunu gösteriyor.

WhatsApp Image 2024 10 10 at 17.51.12 1 - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

1999 VE 2023: KAÇAK YAPI SORUNU DEVAM EDİYOR

1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra yapı denetimlerine daha fazla önem verilmeye başlandı. Ancak 2023 verilerine göre, İstanbul’daki yapıların %66’sı kaçak durumda. Bu oran, 1999 depreminde de aynıydı, ancak yapı sayısı o zamana göre %50 oranında artmış durumda. O dönem 1 milyon yapı varken, günümüzde bu sayı 1,5 milyonu aşıyor. Prof. Dr. Güney Özcebe, “Problem azalma şansımız varken yüzde 50 büyüdü” ifadelerini kullanarak denetimsiz yapılaşma sorununun artmaya devam ettiğini belirtti.

REZONANSIN ETKİSİ DÜNYA ÇAPINDA DA KENDİNİ GÖSTERDİ

Rezonans etkisi, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da yıkıcı sonuçlar doğurmuş bir fenomendir. Tacoma Narrows Köprüsü, 1940 yılında açıldıktan sadece dört ay sonra rüzgarın yarattığı rezonans etkisi nedeniyle çökmüştü. Köprü, rüzgarla aynı frekansta titreştiği için büyük bir felakete neden olmuş ve bu olaydan sonra mühendisler rezonansın yıkıcı etkisini daha dikkatli analiz etmeye başlamışlardı. Deprem sırasında binaların ve köprülerin dayanıklılığı ile ilgili en önemli faktörlerden biri olan rezonans, yapı güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahip.

1999 Gölcük Depremi ve sonrasında yaşananlar, rezonansın yapılar üzerindeki etkisini acı bir şekilde gösterirken, yapılaşma politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor. Zemin etüdü ve yapı denetimi konularında daha katı uygulamalar yapılmadığı takdirde, benzer felaketlerin tekrar yaşanması kaçınılmaz olabilir.

WhatsApp Image 2024 10 10 at 17.51.13 - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

1999 DEPREMİ’NDE REZONANS ETKİSİ: SAKARYA’DAKİ ÇARK CADDESİ YIKIMIN SEMBOLÜ OLDU

Deprem sırasında yapıların hasar almasına neden olan en önemli unsurlardan biri, yapının doğal titreşim frekansı ile deprem dalgasının frekansının uyuşmasıdır. Fizikte “rezonans” olarak adlandırılan bu uyum hali, yapıların dayanıklılığını büyük oranda etkiler ve bazen zemin türü ile yapı yüksekliği gibi faktörler göz önünde bulundurulsa bile beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Türkiye’de bu durumun en net örneği, 1999 Gölcük Depremi sırasında Sakarya’nın Çark Caddesi’nde yaşandı.

ÇARK CADDESİ’NDE YIKIMIN NEDENİ REZONANS ETKİSİ

Prof. Dr. Güney Özcebe’nin açıkladığına göre, Sakarya Çark Caddesi’nde aynı özelliklere sahip binaların sadece bir tarafı büyük hasar alırken, diğer taraf nispeten daha az etkilenmişti. Bu durumun nedeni olarak, yolun iki tarafında bulunan farklı zemin özellikleri gösteriliyor. Bir tarafta sert zemin, diğer tarafta yumuşak zemin bulunması nedeniyle, yapılar aynı deprem dalgalarına farklı tepkiler vermiş ve rezonans etkisi ağır hasara neden olmuştu.

Deprem dalgalarının doğal frekansla uyum yakaladığı yapıların yıkıma uğraması, 1999 depreminde Çark Caddesi’ndeki binaların akıbetini belirleyen faktör oldu. Yapısal olarak birbirine benzeyen binalar, zemin özellikleri ve dalgaların frekansıyla olan ilişkileri nedeniyle farklı derecelerde hasar aldı. Prof. Dr. Özcebe, rezonans etkisini “Aşkın olabilmesi için iki tarafın frekanslarının uyumlu olması lazım” şeklinde esprili bir dille özetledi.

WhatsApp Image 2024 10 10 at 17.51.12 - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava DurumuREZONANS ETKİSİ: YALNIZCA YÜKSEK BİNALARI DEĞİL, ALÇAK KATLI YAPILARI DA ETKİLİYOR

Yapıların yüksekliği genellikle hasar riskini belirleyen bir unsur olarak kabul edilse de, rezonans etkisi sadece yüksek yapılarla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda alçak katlı yapılar da deprem dalgasının frekansı ile doğal frekanslarının çakışması durumunda yıkıma uğrayabiliyor. Prof. Dr. Güney Özcebe, deprem sırasında her yapının farklı frekanslarda etkilendiğini ve zemin yapısının bu uyumu belirleyen önemli bir faktör olduğunu vurguluyor.

1999 VE 2023: KAÇAK YAPI SORUNU DEVAM EDİYOR

1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra yapı denetimlerine daha fazla önem verilmeye başlandı. Ancak 2023 verilerine göre, İstanbul’daki yapıların %66’sı kaçak durumda. Bu oran, 1999 depreminde de aynıydı, ancak yapı sayısı o zamana göre %50 oranında artmış durumda. O dönem 1 milyon yapı varken, günümüzde bu sayı 1,5 milyonu aşıyor. Prof. Dr. Güney Özcebe, “Problem azalma şansımız varken yüzde 50 büyüdü” ifadelerini kullanarak denetimsiz yapılaşma sorununun artmaya devam ettiğini belirtti.

REZONANSIN ETKİSİ DÜNYA ÇAPINDA DA KENDİNİ GÖSTERDİ

Rezonans etkisi, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da yıkıcı sonuçlar doğurmuş bir fenomendir. Tacoma Narrows Köprüsü, 1940 yılında açıldıktan sadece dört ay sonra rüzgarın yarattığı rezonans etkisi nedeniyle çökmüştü. Köprü, rüzgarla aynı frekansta titreştiği için büyük bir felakete neden olmuş ve bu olaydan sonra mühendisler rezonansın yıkıcı etkisini daha dikkatli analiz etmeye başlamışlardı. Deprem sırasında binaların ve köprülerin dayanıklılığı ile ilgili en önemli faktörlerden biri olan rezonans, yapı güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahip.

1999 Gölcük Depremi ve sonrasında yaşananlar, rezonansın yapılar üzerindeki etkisini acı bir şekilde gösterirken, yapılaşma politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor. Zemin etüdü ve yapı denetimi konularında daha katı uygulamalar yapılmadığı takdirde, benzer felaketlerin tekrar yaşanması kaçınılmaz olabilir.

Şefiye YILDIRIM

Kaynak: Milliyet