Hayati tehlikesinin sürdüğü belirtilen Önder’in sağlık durumuyla ilgili kritik 24 saat geride kalırken, kamuoyu bir yandan endişeyle gelişmeleri takip ediyor, diğer yandan ise onun kültür-sanat alanındaki izlerini hatırlıyor. Çünkü Sırrı Süreyya Önder, yalnızca meclis kürsüsünde değil; sinema sahnesinde de iz bırakmış çok yönlü bir isim.
Mizahın, Direnişin ve Umudun Hikâyeleri: Önder’in Kamera Serüveni
Sanat kariyerine senarist ve yönetmen olarak adım atan Önder, 2006 yılında senaryosunu yazdığı ve coşkulu bir halk hikâyesiyle hafızalara kazınan “Beynelmilel” filmiyle dikkatleri üzerine çekti. 1980 darbesi sonrası bir kasabada geçen film, hem güldüren hem de düşündüren yapısıyla hafızalarda yer etti.
Oyunculuk serüveni ise 2010’da “Ejder Kapanı” ile başladı. İstanbul’un karanlık sokaklarında adalet arayışına giren bir hikâyede yer alan Önder, ardından absürt korku-komedi türündeki “Ada: Zombilerin Düğünü” adlı filmle farklı bir janrda seyirciyle buluştu.
2012 yapımı “Ferahfeza” ve aynı yıl vizyona giren, Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar esintili “Yeraltı” filminde ise gençlik hayalleri ve içsel çatışmaların resmedildiği rollerde yer aldı.
Anadolu Mizahı ve Eleştirel Bakış: Düğün Dernek ve İtirazım Var
Önder, 2013 yılında milyonları güldüren “Düğün Dernek” filminde rol aldı. Anadolu mizahının en saf haliyle işlendiği yapımda, kasaba halkının seferber olduğu bir düğün organizasyonunun absürtlüğü izleyiciyle buluştu.
2014 yılında vizyona giren “İtirazım Var” ise onun çok yönlü oyunculuk anlayışını gözler önüne serdi. Bir imamın cinayet çözmeye çalıştığı bu film, mizahla harmanlanan polisiye yapısıyla dikkat çekti.
Karanlık Mizah ve Yoksulluk İçindeki Umut: Son Dönem Filmleri
“Gerçek Kesit: Manyak” ile televizyon efsanesini sinemaya taşıyan yapımda, toplumdan dışlanmış bir adamın karanlık psikolojisine yolculuk yapan Önder, sıra dışı bir karaktere hayat verdi.
2023 yapımı “Sur’da Devran”, 1990’ların Diyarbakır’ında geçen dokunaklı bir hikâyeyi yansıttı. Güvercinler, çocukluk dostlukları ve yoksulluk içindeki küçük sevinçler, Sur sokaklarına mizahla karıştı.
Son olarak 2024 yapımı “Celal’in Treni” ile karşımıza çıkan Önder, sinema tutkusunun peşinden koşan bir Kars köylüsünün hikâyesine hayat verdi. Hayallerin, imkânsızlıkların içinden nasıl yeşerebileceğini gösteren film, sinema sanatına dair büyük bir saygı duruşuydu adeta.
Sırrı Süreyya Önder, siyaset meydanlarında gösterdiği cesareti, beyazperdede de sergileyen; hem halkın hem de sanatın içinden gelen bir isim olarak hafızalarda yer edindi.
Şimdi ise ekranlardan değil, hastane odasından gelen haberlerle gündemde. Kalbinin yeniden güçlü atmasını bekleyen sevenleri, aynı zamanda onun filmleriyle yaşattığı umutları hatırlıyor. Dualar ve iyi dileklerle; sinemanın ve siyasetin bu özgün sesi bir kez daha sahneye dönsün diye…
Şefiye YILDIRIM