Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Özdemir

Ş A İ R   E Ş R E F

       Türk hiciv (yerme – tenkit) şairlerinden olan Eşref (1846 – 1912), Kırkağaç İlçesi’nin Gelende beldesinde dünyaya gelmiş ve bir süre Kaymakamlık yaptığı Kırkağaç’ta vefat etiğinden dolayı da İlçe mezarlığına defnedilmiştir. Önceki yıllarda Kırkağaç ilçe merkezinde bulunan heykeli ve etrafını görüp gezmiş ve de O’nun Kaymakam olarak atandığı bir ilçe hükümet binasının tamiratı için payitahttan ödenek istemesi üzerine tamirat için detaylı rapor isteyen merkezi hükümete yazdığı “Muslukları hariç her tarafı akıyor!” sözlerini hatırlamıştım. Geçen Aralık ayı sonunda ise bir taziye için gittiğim Kırkağaç ilçesi mezarlığında fukaranın kabrini ziyaret etme şansımı kullanarak kabrini de ziyaret etmem bu satırları kaleme almama neden olmuştur.

O zamanın koşullarında çokça meşhur bir bilim ailesine mensup olan Şair Eşref; Kırkağaç’ta Deli Hafız diye namlı İmam Hacı Mustafa Hoca’nın oğludur. Önce Mahalle Mektebi’nde okudu ve Kur’an-ı Kerimi ezberleyerek hafız oldu ve de sonrasında Manisa Hatuniye Medresesi’nde Arapça ve Farsça derslerini de tamamlayarak medreseden mezun oldu. Şansı yaver gittiğinden Tahrirat Kâtibi olarak mülkiye mesleğinde Kaymakamlığa kadar yükseldi.

“Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler, Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler. Hayâdan eser yoktur nafile bütün sözler, Beyhude inat etme hemen salla başını…” gibi daha nice hiciv sözlerin sahibi olan Eşref bir kazaya Kaymakam olarak atandığında hükümet binasının esaslı bir tamirat ile tadilata ihtiyacı olduğunu görür ve zamanın maliyesine tamirat ve tadilatı yaptırabilmek için belli bir miktar ödenek isteyen yazı gönderir. Yukarısı da cevaben hükümet binasında yapılacak iş ve işlemlerin kalem kalem yazılmasını ister. O dönemin prosedürünü bilemiyorum ama bir kazanın kaymakamına hükümetin inanmadığı ve güvenmediğini düşündüğüm Şair Eşref de “Muslukları hariç her tarafı akıyor!” yanıtını vererek nüktedanlığını kanıtlamıştır.

Çeşitli kazalarda Kaymakamlık görevi yürüttü ve bir hicviyesi yüzünden tutuklanarak ceza evine konuldu. Bir yıl mahpus yattıktan sonra zorunlu gözetim altında bulundurulmak üzere İzmir’e ikamete gönderildi. Görev yaptığı yerlerde pek de rahat duramayan Eşref; bir yolunu bulup Paris’e kaçtı. Orada takip edildiğini hissederek İsviçre’ye ve oradan da Mısır’a gitmek zorunda kalmıştı. Sonunda 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilince de İstanbul’a dönme bahtiyarlığına kavuşmuştur.

Genelde siyasi hicivleriyle tanınan Eşref; Sultan II. Abdülhamit ve çevresinde yer alan devlet adamlarını hedef aldığı hicviyelerinde oldukça sert bir dil kullanıyor, hatta bazıları küfür derecesinde ve hakaret anlamını taşıyan şiirlerini yayımlıyordu.

“Bizdeki Nâzır-ı Bahriye Hasan Paşa’yı

Böyle tarif ediyor vakanüvisân-ı Ümem

Gelecek olduğunu bilse idi neslinden

Almadan boşardı Hazred-i Havva’yı Âdem.”  Gibi mısralarında hep muhalefet penceresinden baktığı için yönetimin iyi ve olumlu iş ve işlemlerini pek göremiyordu. Değerli okuyucularım günümüzde de öyle değil midir? Eğer iktidarın penceresinden bakarsanız yöneticilerin yaptığı eksik ve yanlışları göremezsiniz ya da muhalefet penceresinden bakarsanız da iktidarın halk ile ülke ve insanlık adına yaptığı olumlu davranışları hissedemezsiniz.

Şair Eşref şiirlerini: Deccal, İstimdâd, Hasbihâl yahut Eşref ve Kemal, Şah ve Padişah, İran’da Yangın Var adlı kitaplarında toplamıştır. Yapıtlarından seçmeler daha sonra Türkiye’de basılmıştır. Sosyal meseleleri konu edinen fütursuz mısra ve kıtaları ile nükteleri halkımız arasında halen severek tekrarlanmaktadır diye düşünüyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER