Seyahat tutkunları için her mevsimde gidilebilecek pek çok önemli şehir bulunuyor. Bu şehirlerin coğrafi ve kültürel özellikleri ise daima ön plana çıkıyor. Mostar, kendine özgü atmosferinden dolayı Balkanlar’ın en dikkat çekici turistik şehirlerinden biri olarak anılıyor.
Konumu ve çok kültürlü yapısı turistik açıdan ilgi çekmesinin ana nedenini oluştursa da Hersek Bölgesi’nin başkenti, bu özelliklerinden dolayı kimi zaman yıkıcı çatışmaların merkezinde yer almış. Buna rağmen Mostar gezilecek yerler bakımından zenginliğini bir şekilde korumayı başarmış. Mostarda gezilip görülmesi gereken pek çok farklı değer yer alıyor.
Kente adını veren Mostar Köprüsü, 1557-1566 yılları arasında Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayreddin gözetiminde inşa edilmiş. Kente hayat veren Neretva Nehri üzerine kurulu yapı, yerel dilde “Stari Most” yani “Eski Köprü” adıyla da anılıyor.
Akarsudan 24 metre yüksekte yer alan tarihi köprünün yapımında 456 adet taş blok kullanılmış. Ahşaptan yapılma eski asma köprünün yerini alan yapı, 30 metre uzunluğunda. Genişliği ise 4 metre civarında.
Köprünün her iki ucunda Tara ve Halebiye isimli kuleler bulunuyor. Bu kulelerin varoluş nedeni, Tabakhane tarafından gelebilecek tehlikelere karşı şehri korumakmış. Toplam 160 askerin nöbet tuttuğu kulelerdeki demir kapılar, bu amaç doğrultusunda her akşam kapatılıyormuş.
Kentin, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu egemenliğine geçtiği dönemde bu kapılar sökülmüş ve Avusturya’ya götürülmüş.
Kentin en önemli simgesi olmasından dolayı gezginlerin Mostar gezilecek yerler listelerinin vazgeçilmezi konumundaki köprü, iç savaşın yaşandığı 1992 yılında önce Bosnalı Sırplar’ın saldırısına maruz kalmış. Bir yıl sonra Hırvat ordusu, tanklar vasıtasıyla köprüye ağır hasar vermiş.
427 yıl boyunca kent halkına nehrin karşı tarafına güvenli geçiş imkanı veren Mostar Köprüsü, Kasım 1993’te tamamen yıkılmış. Yapının yeniden inşası; TİKA, UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteğiyle 1997 yılında başlamış. Orijinal taşların da kullanıldığı bu süreç, 2004 yılında tamamlanmış.
Batısında Hırvatlar’ın, doğusunda Müslümanlar’ın hayatlarını sürdürdükleri köprü, zaman içerisinde ilginç bir geleneğin ortaya çıkmasına neden olmuş. Bu gelenek doğrultusunda genç erkekler, sevdiklerine aşklarını ve cesaretlerini kanıtlamak için nehre atlıyormuş.
Yüzyıllar boyunca devam eden bu cesur gösteri, kimi zaman kız babalarının isteği doğrultusunda gerçekleştiriliyormuş. Şimdiyse bu gelenek biraz şova dönüşmüş durumda.
Kentte Osmanlı döneminden kalma az sayıdaki evlerden biri olan Müslüm Bey Konağı, 17. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. Adını aldığı Müslüm Bey ve ailesi tarafından ikametgah olarak kullanılan tarihi konakta genişletme çalışmaları ise 1871 yılında yapılmış.
Bu çalışma esnasında her 2 kata ikişer oda eklenmiş. Yazılı kaynaklara göre yapıya genişletme sürecinde ayrıca mahzen, depo ve yazlık mutfak gibi bölümler de inşa edilmiş.
Tarihi konağın mülkiyeti, halen daha Müslüm Bey’in soyundan gelenlerin elinde bulunuyor. Yapının bazı kısımları günümüzde müze olarak Osmanlı kültürüne ve tarihe meraklı bireylerin ziyaretine açık tutulurken, bir bölümü otel olarak gezginlere hizmet veriyor.
Otel bünyesinde konforlu tasarıma sahip 12 oda bulunuyor. Hatta düğün ve iş toplantıları gibi organizasyonlar da isteğe bağlı olarak düzenlenebiliyor.
Ahşap işçiliği ile göz dolduran evin müze haline getirilen kısmında, kentin Osmanlı hakimiyeti altında olduğu dönemde halk tarafından yaygın kullanılan lamba, ayna, elbise dolabı gibi eşyalar sergileniyor.
YORUMLAR