Türkiye’nin dört bir yanındaki mezarlıklarda sıkça karşımıza çıkan, göğe uzanan, yaprak dökmeyen bir ağaç vardır: Selvi. Bilimsel adıyla Cupressus sempervirens olan bu ağaç, halk arasında ölümün ve sonsuzluğun simgesi olarak kabul edilir. Mezarlıklardaki varlığı bir tesadüf değil, yüzlerce yıllık bir gelenek ve inanç birikiminin ürünüdür.

Halk İnancında Selvi: Uğursuzluk mu, Kabulleniş mi?
“Selvi nereye dikilirse, oraya ölüm gelir” diye bir söz dolanır Anadolu’nun köylerinde, kasabalarında. Bu inanç, özellikle yaşlılar arasında hâlâ canlıdır. Selvinin uğursuzluk getirdiğine inanılır, ev bahçesine dikilmesinden kaçınılır. Çünkü selvinin gölgesi bile ölüme yorulur.
Ancak bu düşünce sadece korkuya dayanmaz. Aynı zamanda selvi, ölümü kabullenmenin ve hatırlamanın bir yoludur. İnsanlar onun gölgesinde kayıplarını anar, yaslarını sessizce taşırlar. Bu yüzden selvi, aynı anda hem yasın hem de hatıranın sembolüdür.

Antik Yunan’dan Anadolu’ya: Hades’in Sessiz Elçisi
Selvi ağacının ölümlerle ilişkilendirilmesi yalnızca halk inançlarına özgü değil. Kökleri mitolojiye kadar uzanıyor. Antik Yunan’da selvi, yeraltı tanrısı Hades’e adanmış kutsal bir ağaç olarak kabul edilirdi. Ölümle özdeşleşen bu ağaç, öte âleme geçişi temsil ederdi.
Hades’in hüküm sürdüğü yeraltı dünyasında, selvinin varlığı, yaşayanlar ile ölüler arasındaki sınırı simgelerdi. Bu nedenle Antik Yunan’da da mezar alanlarına selvi dikilirdi. Bu gelenek, zaman içinde farklı kültürlerde de benimsenmiş ve Anadolu’da bugün bile yaşamaya devam etmiştir.

Neden Mezarlıklara Selvi Dikilir?
Selvi ağacının mezarlıklarda tercih edilmesinin ardında yalnızca sembolik değil, pratik nedenler de vardır:
- Yaprak Dökmez: Her mevsim yeşildir. Bu özelliğiyle yaşam döngüsünü, ruhun ölmezliğini ve sonsuzluğu temsil eder.
- Dik ve İnce Yapılıdır: Yukarı doğru uzayan silueti, ruhun göğe yükselişini çağrıştırır. Aynı zamanda diğer ağaçlara göre daha az yer kapladığı için mezarlıklarda düzeni bozmadan kullanılabilir.
- Derin Kök Salmaz: Kökleri geniş alana yayılmadığı için mezar yapısına zarar vermez. Bu da onu mezarlıklar için ideal bir seçenek hâline getirir.
- Gölge Vermez: Bazı inançlara göre, mezarların gölgede kalması uygun değildir. Selvi de gölge yapmayan ağaçlardan biridir.
- Sessizliğin Ağacıdır: Rüzgârla nazikçe sallanan dalları, mezarlık ortamına huzur ve dinginlik katar. Yas tutan insanlar için sakinleştirici bir etkisi vardır.

Matemle Yoğrulmuş Bir Doğa Sembolü
Selvi, yalnızca ölümle değil, aynı zamanda matemin ve anıların sembolü olarak da görülür. Şairler, yazarlar ve halk ozanları onu yasla ilişkilendirerek dizelerine taşımıştır. Evliya Çelebi’den Yahya Kemal’e kadar birçok isim, selvi ağacının şiirsel yönünü yansıtmıştır.
Doğuda Sadakat, Batıda Yas
Kültürel anlamı yalnızca Türkiye’yle sınırlı değildir. İran’da ve Orta Asya’da selvi, sadakat ve sonsuz bağlılık simgesidir. Hatta birçok minyatürde sevgilinin selvi gibi boylu poslu oluşu bir övgü olarak kullanılır.
Batı’da ise tam tersi: Servi, cenaze törenlerinin ağacıdır. İtalya ve Yunanistan’da selvi gören biri, bir ölüm haberi alacağını düşünür. Bu da ağacın taşıdığı anlamların ne kadar evrensel ama bir o kadar da kültüre göre değişken olduğunu gösterir.

Günümüzde Hâlâ Mezarlıkların Sessiz Bekçisi
Bugün Türkiye’deki birçok belediye, mezarlık düzenlemelerinde geleneksel değerleri korumak adına selvi ağacını tercih etmeye devam ediyor. Bu tercihler yalnızca geçmişe bir saygı değil, aynı zamanda doğayla insan arasındaki bağın, ölümle yaşam arasındaki çizginin bir hatırlatmasıdır.
Balıkesir’de Selvi Yetişir mi? Mezarlıklar Onu Neden Tercih Ediyor?
Servi ağacının Anadolu’da bu kadar yaygın kullanılmasının en önemli nedenlerinden biri, iklim koşullarına yüksek uyum göstermesi. Balıkesir gibi hem Marmara hem de Ege ikliminin etkili olduğu bir bölgede, servi ağacı rahatlıkla yetişebilir. Özellikle kuraklığa dayanıklı olması, yaprak dökmemesi ve fazla bakım istememesi, onu mezarlık alanları için adeta “biçilmiş kaftan” yapar.
Balıkesir’in Edremit, Ayvalık, Burhaniye gibi daha sıcak ve kıyıya yakın ilçelerinde selvi ağaçlarına doğal olarak rastlamak mümkündür. Ayrıca şehrin merkez mezarlıkları, köy mezar alanları ve eski cami avlularında da selvi görürüz. Bu da halkın, geçmişten bugüne bu ağacı hem inançsal hem de pratik nedenlerle tercih ettiğini gösteriyor.
Gölge yapmayan, mezar yapısına zarar vermeyen ve sonsuzluğu simgeleyen bu ağaç, Balıkesir’in toprağında da yaşam buluyor; tıpkı anılarda yer etmiş sessiz bekçiler gibi.

Ölümle Barışık Bir Ağaç
Selvi, ne yalnızca uğursuz bir simgedir ne de sadece pratik bir tercih. O, insanoğlunun ölüm karşısındaki duygusal, inançsal ve kültürel tepkilerinin somut bir yansımasıdır. Yüzyıllardır sessizce göğe yükselen bu ağaç, yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide, sonsuzluğun nöbetini tutmaya devam ediyor.
Şefiye YILDIRIM

