1979 yılından bu yana sürdürülen kazılarla, Limantepe’nin geçmişi gün be gün aydınlatılıyor. İlk kez 1950 yılında ünlü arkeolog Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından keşfedilen bu tarihi liman, M.Ö. 3. binyıla kadar uzanan bir yerleşim geçmişine sahip. Truva Savaşı dönemine kadar kullanıldığı düşünülen Limantepe, Ege Denizi kıyısında doğal liman özelliği taşımasıyla da arkeoloji dünyasında özel bir yere sahip.
Tarih Boyunca Süregelen Yaşam İzleri
Limantepe’nin bulunduğu alan, Son Neolitik Çağ’dan itibaren yerleşim için elverişli bir yapıya sahipti. Zongurlu ve Kocadere çaylarının taşıdığı alüvyonlar sayesinde oluşan verimli ova, zamanla bugünkü yarımada formunu aldı. Antik çağda Klazomenai kentinin de Limantepe kalıntılarının üzerine kurulduğu tespit edildi. Roma dönemine kadar kesintisiz süren bu yerleşim, günümüzde ise modern şehirleşmenin etkileriyle kısmen zarar görmüş olsa da koruma çalışmaları devam ediyor.
Limantepe’ye Ulaşım Rehberi
Limantepe’yi ziyaret etmek isteyenler için ulaşım oldukça kolay. İzmir şehir merkezinden Urla’ya karayolu ile gidildikten sonra İskele Mahallesi yönüne sapılarak, modern limanın doğusuna ilerlemek gerekiyor. Limantepe, Karantina Adası’nın karşısında, karayolunun geçtiği bir noktada konumlanıyor.
Toplu taşıma ile gitmek isteyenler için ise pratik bir güzergâh mevcut: İzmir Metro’yu kullanarak Narlıdere İtfaiye durağında inebilir, ardından 984 numaralı Urla ESHOT otobüsüne binerek Ada Hastanesi Giriş durağında inebilirsiniz. Buradan sadece 8 dakikalık kısa bir yürüyüşle, Ege’nin binlerce yıllık tarihine adım atabilirsiniz.
Limantepe, hem arkeoloji meraklıları hem de doğayla tarihin iç içe geçtiği özel yerleri keşfetmek isteyenler için eşsiz bir rota sunuyor.
Serpil ADAK