Tanal, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu yaralar, yalnızca bedenimde değil, hukuk devleti mekanizmalarında da açılmıştır!”
48 saat boyunca protesto alanında bulunan Tanal, “Çağlayan Adliyesi’nden Saraçhane’ye, oradan yeniden adliyeye geçerken, evime dahi uğrayamadım; üzerimi değiştirecek fırsatım olmadı. Polis müdahalesi sırasında gömleğim yırtıldı. Bu sabah, gömleğimin altında derin izler, çizikler ve morluklar fark ettim. Bu izler, sadece fiziksel bir saldırının değil, insan hakları, ifade özgürlüğü ve demokratik hakların çiğnendiğinin de sembolüdür.” dedi.
Tanal, barışçıl protesto hakkını kullanan vatandaşlara yönelik bu şiddetin, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü” hakkı ile 26. maddede yer alan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini vurguladı. Ayrıca, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu gereğince, polislerin orantılı ve ölçülü davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatarak; “Görevini kötüye kullanan ve aşırı güç uygulayan personelin sorumlu tutulması gerekmektedir,” ifadelerini ekledi.
“Ben, görevini hukuka uygun şekilde yerine getiren, vicdanlı ve halkın hizmetinde olan emniyet mensuplarını ayrı tutuyorum. Bu saldırgan tutumun sorumlularını kınıyor ve haklarında yasal yollara başvuracağımı bildiriyorum. Bu saldırılar, sadece şahsıma değil, demokratik haklarını savunan tüm vatandaşlara yönelik bir gözdağıdır. Susarsak, hukuk, demokrasi ve insanlık da sessiz kalır!” diyen Tanal, son sözlerinde; “Türkiye bir polis devleti değildir! Haklarını kullanan vatandaşlar asla cezalandırılamaz. Sokakta adalet talep edenler ülkemizin onurudur. Bu saldırılar, bedenimde olduğu kadar hukuk devletinin ruhunda da derin yaralar açmaktadır. Bu hukuksuzluk ve vesayet zihniyetinin peşini asla bırakmayacağım!” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ