Hatay’ın Yayladağ ilçesinin Çaksına Köyü’nde doğan Doğruöz, ailesinin çiftçilikle geçimini sağladığı zorlu yaşamdan farklı bir yol çizmek isteyerek şehir hayatına atıldı. Önce Mersin’de bir dürümcüde çalışarak başladığı kariyerine, İzmir’e giderek patates soyan ve bulaşık yıkayan bir genç olarak devam etti. Ancak şef aşçı olma yolundaki azmi onu farklı yerlere taşıdı.
İzmir’deki Ekici Över Gazinosu, Akasyalar ve Göl Restoran gibi yerlerde ızgaracılık yaparak deneyim kazanan Hüseyin, bu süreçte birçok ünlü isimle tanışma fırsatı buldu. Askerlik döneminin ardından memleketine dönerek Büyük Antakya Oteli’nde ve ardından Antakya’nın köklü Anadolu Restoranı’nda çalıştı. Yöresel yemeklerin ve mezelerin yoğun talep gördüğü bu restoran, ona unutulmaz tecrübeler kazandırdı.
Hayatının dönüm noktası ise Suudi Arabistanlı bir devlet adamına hazırladığı 10 katlı meyve tabağı oldu. Devlet adamının beğenisi ve cömert bahşişi, Doğruöz’e Kral Abdullah ile tanışma fırsatını getirdi. Kral Abdullah’ın özel aşçısı olarak göreve başlayan Hüseyin Doğruöz, kısa sürede yeteneklerini kanıtlayarak baş aşçı unvanına yükseldi. Sekiz yıl boyunca kraliyet ailesi ve pek çok Arap ve Avrupa liderine yemekler hazırladı. Kral Abdullah, nereye giderse Hüseyin’i de yanında götürdü. Türk mutfağını tanıtma fırsatı bulan Doğruöz, kuzu tandır, kepse ve büryan pilavı gibi Türk lezzetlerini kraliyet ailesine sevdirdi. Türkiye’den malzeme getirerek Gaziantep’ten tam 5 ton salça götürdü.
Yıllar sonra Türkiye’ye dönen Hüseyin Doğruöz, Antalya’da mesleğini sürdürdü ve birçok restoran zincirinde çalıştı. Otellerdeki her şey dahil sistemini eleştiren Doğruöz, bu sistemin kaliteyi düşürdüğünü ve israfa neden olduğunu belirtti. Son yıllarda evden içli köfte yaparak geçimini sağlıyor ve eşi Güldane Doğruöz ile birlikte çalışıyor. Turizm sektöründeki zorlukları dile getiren Hüseyin Doğruöz, Türk mutfağının daha fazla sahiplenilmesi gerektiğini savunuyor.
Kaynak: Milliyet
Ömer Faruk ALA