Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Özdemir

BİR GECE

Aydınlatma araç ve gereçleri evimiz ile bölümlerini, bahçemizi, sokağımızı, cadde ve meydanlarımızı, şehirlerimiz ve de ülkemizi aydınlatır. Aydınlanmaya her bireyin belli ölçütlerde gereksinimi vardır. Bazı bireyler aydınlatma veya ışıktan hoşlanırken bir takım insanlar da ışıktan ve aydınlıktan ya da gerçeklerin görünmesinden oldukça rahatsız olurlar. Bu durum bireyin sosyal, psikolojik, ekonomik, siyasal, kültürel, sanayi ve ticari vb. bakış açılarından farklılıklar göstermesine etken konumlardır. Herkesin dünyası birbirinden farklılıklar göstermektedir ki buna da saygı duymak gerekir.

Bir de kandiller vardır ruhumuzu, iç dünyamızı, bakış açımız ile davranış yapımızı ve algılama yetimizi vb. aydınlatır. Yön ve yöntemlerimizi etkiler ki manevi dünyamız ile dini ve milli hülyalarımızda “Kandiller” diye tanımladığımız kutlu gün ve geceler vardır. Onların sayısı ile ilgili görsel yaşantımı daha sonra paylaşalım… İşte o kandillerin ilki İslam Peygamberi Hazreti Muhammet Mustafa (S.A.V.)’nın dünyamızı şereflendirdikleri 20 Nisan 571 tarihi Kutlu Doğum Gecesi anısına Pir-i pirân ile Mir-i mîrânım olan Milli Şairimiz İstiklal Marşımızın yazarı rahmetli Mehmet Akif ERSOY beyefendinin kaleme aldığı duygu yüklü o geceyi anlatan şiirini paylaşalım istedim.

BİR GECE

On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,

Kumdan, ayın on dördü, bir Öksüz çıkıverdi!

Lâkin, o ne hüsrandı ki; hissetmedi gözler;

Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!

Nerden göreceklerdi? Göremezlerdi tabiî:

Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi;

Bir kere de, mâmûre-i dünya, o zamanlar,

Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.

 

Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;

Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!

Fevzâ bütün âfâkına sarmıştı zemînin,

Salgında, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.

 

Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki Öksüz,

Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!

Bir nefhada insanlığı kurtardı a Mâsum,

Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!

Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;

Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi, geberdi!

 

Âlemlere rahmetti, evet, şer-i mübîni,

Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.

Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep;

Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi.

Medyundur o Mâsuma bütün bir beşeriyet…

Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

O kutlu gece hürmetine pek çok ve değişik alanlarda söyleşiler yapılıp mevlitler okunacak, kandil helvaları dağıtılacak, oruçlar tutulup sadakalar verilecek ve aklıma gelmeyen nice etkinlikler düzenlenecektir. Merhum Akif’in bu enfes şiiriyle Mevlit Kandilimizi kutladığımı düşünüyorum.

 

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER