Kene ısırmaları ile birlikte görülmeye başlayan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne (KKKA) karşı uyarılarda bulunan Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, kene ile mücadelede en etkili yöntemin tedbir, erken tanı ve tedavi olduğunu söyledi. Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de de KKKA’nın endemik bir hastalık haline geldiğine dikkat çeken Tanrıkulu, ayrıca hastalıktan korunma yolları ile ilgili bilgi verdi.
“7 KENE TÜRÜNDEN 4’ÜNÜN TÜRKİYE’DE”
Dünyada hastalık taşıdığı bilinen 7 kene türünden 4’ünün Türkiye’de bulunduğunu söyleyen Başkan Tanrıkulu, “Dünyada hastalık taşıdığı bilinen 7 kene türünden 4’ünün Türkiye’de bulunduğu bilinmektedir. 3 kıta ve 56 ülkede görülen bu zoonotik hastalık ise enfekte keneyle temas(Hyalomma marginatum), viremik dönemdeki hasta hayvana ait kan, idrar gibi vücut salgıları ve hasta kişilerin kan / vücut sıvılarıyla korunmasız teması ile de bulaşabilir. Ayrıca anneden bebeğe direkt bulaşmada söz konusudur. Hastalık virüsun alınma şekline bağlı olarak 1-14 gün sürebilen kuluçka döneminden sonra insanda belirtiler göstermeye başlar.Kene ile direkt temasta 1-3 gün en fazla 9 gün, enfekte kan,vücut sıvıları doku temasında ortalama 5-6 gün içinde görülmektedir.Hastalık için tarım çalışanları, hayvancılıkla uğraşanlar, veteriner hekimler, sağlık çalışanları, askerler, kamp ve piknik yapanlar ile orman işçileri risk altındadır. Keneler uçamaz ve sıçrayamazlar yerden yürüyerek veya temasla vücuda tutunurlar” dedi.
“BİR KENE ÇEVREYE 10 BİN YUMURTA BIRAKABİLİR”
“Hastalığın vektör ekolojisiyle doğrudan ilişkili olduğu bilinmektedir” diye konuşsan Başkan Hüdayi Tanrıkulu konuşmasına şu şekilde devam etti, “ Mevsimsel özellik göstermekte olup Türkiye’de bahar ve yaz aylarında görülmektedir. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda cilt,burun,mide-barsak, akciğer ve beyin kanaması gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığı almış bir kene KKKA’yı yumurtalarına da aktarabilmektedir. Örneğin KKKA hastalığını taşıyan bir kene çevreye 10 bin yumurta bırakabilir ve bu yumurtalardan canlı çıkacak her kenede bu hastalığı taşıma ve yayma potansiyeline sahip olacaktır. Yani hastalığı taşıyan kene sayısı bir tane iken bir anda binlerceye ulaşabilmektedir. Kenelerin olağanüstü çoğalmasının en önemli nedeni eko-sistem tahribatıdır. Eko-sistemin esası, doğanın kendini koruma adına, kendi iç ve dış dinamiklerinin birbirleri ile dengeli ilişkisidir. Keneler de eko-sistemin denge unsurlarından biri olup, doğada birtakım canlı ve cansızla ilişki halindedir”
“KENELERİN YAYILMA NEDENLERİ”
Başkan Tanrıkulu kenelerin yayılma nedenlerini şöyle sıraladı, “Küresel ısınma, Göç eden veya hareket halinde yaban hayvanları, başıboş sahipsiz hayvanlar, Kontrolü ihmal edilen evcil hayvan nakilleri
Kontrolsüz veya kontrollü insan gezi ve göçleri”
VÜCUT TARANMASI İHMAL EDİLMEMELİDİR!
Ekosistemdeki canlılar birbirini dengelediğini belirten Başkan Tanrıkulu, “Ekosistemdeki canlılar birbirini dengeler. Yani hiç mücadele etmemek, doğayı kendi haline bırakmak, kimyasallarla mücadele etmekten daha iyidir. İlaçlama arttığı oranda kene sayısı artacaktır. Evcil hayvanlarımızın ektoparaziter mücadelelerini düzenli olarak yapmalıyız. Giysilerde bilek ve boyun kısmı sıkı sıkı kapalı olmalı ve giysiler açık renkli olmalıdır. Özellikle pantolon paçaları, çorap içine sokularak ve hatta üzerine çizme giyilerek dolaşılmalıdır. Sahadan, araziden, kırsaldan döndükten sonra, vücutta özellikle kulak içi ve çevresi, saç ve çevresi, koltuk altı, bacak araları, diz kapağının arka kıvrımları, göbek deliği ve diğer vücut kıvrımlarının arası el ve aynalar vasıtasıyla; çocuklar da ebeveynleri tarafından mutlak surette günlük kene muayeneleri yapılmalıdır. Sahada giyilen giysilerle ev içinde dolaşılmamalıdır. Düzenli vücut temizliği (banyo, taranma v.s.) ihmal edilmemelidir” dedi. ÖZEL HABER