İki Köprüyle Ayvalık’a Bağlı, Tarihiyle Eşsiz
Cunda Adası’nın karayla bağlantısı, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünün de yer aldığı iki ayrı geçişle sağlanıyor. 1964 yılında Dolap Boğazı Mevkii’nde inşa edilen köprü, Alibey Adası ile Lale Adası’nı birbirine bağlıyor. Lale Adası ise, 1817 yılında deniz doldurularak yapılan 700 metrelik hemzemin yol ile anakaraya uzanıyor. Bu mimari detaylar, adaya ulaşımı sıradan bir geçişten çok bir zaman yolculuğuna dönüştürüyor.
Tarih, Doğa ve Mutfağın Mükemmel Uyumu
Cunda, yerli turistler için adeta bir klasik haline gelmiş durumda. Ada, tarihi taş evleri, dar sokakları, kiliseleri ve mübadele sonrası korunan Rum mimarisiyle yalnızca bir sahil kasabası değil, aynı zamanda kültürel bir belleği taşıyan nadir yerlerden biri.
Denizle iç içe sahil şeridi boyunca sıralanan balık restoranları, Ege’ye özgü mezeleri ve zeytinyağlıları ile Cunda, gastronomi tutkunları için de eşsiz bir keşif rotası. Butik kafeteryaları, tatlıcıları ve otantik dokusunu koruyan işletmeleriyle her yaşa ve zevke hitap ediyor.
Hem Sessizlik Hem Sosyallik
Cunda’da sabahları deniz kokusuyla uyanmak, öğleden sonra tarihi taş sokaklarda kaybolmak ve akşam serinliğinde gün batımını izlerken balık eşliğinde sohbet etmek artık bir gelenek. Kalabalıktan uzak ama canlı; modern ama geleneksel… Cunda Adası, tatilden fazlasını arayanların uğrak noktası olmayı sürdürüyor.
Ege’nin özgün ruhunu hissetmek, hem tarihle iç içe olmak hem de denizin tadını çıkarmak isteyenler için Cunda Adası, hâlâ en özel adreslerden biri. Korunan doğası, özgün mutfağı ve köklü geçmişiyle burası sadece bir tatil değil; bir hafıza yolculuğu.
Şefiye YILDIRIM