Çocukluğumun yılbaşı akşamları, şimdi çok uzak ve soluk bir anı gibi duruyor. O zamanlar, kocaman gözlerle ekranın başında oturup, renkli süslemeli çam ağaçlarını, parlak hediye paketlerini ve mutlu aileleri seyrederken, yılbaşının sihirli bir günmüş gibi geldiğini hatırlıyorum. Şimdi ise, yeni yıl geldiğinde ilk aklıma gelen zamlar, fiyat artışları ve ekonomik kaygılar oluyor.
Çocukken yılbaşı, büyülü bir geceydi. Annemin hazırladığı özel soğuk içecekler, babaannemin ikram ettiği kuruyemişler, akrabalarla bir araya gelişimiz ve masanın etrafında coşkuyla toplanan aile büyüklerimiz… O zamanlar, yeni yılın gelişi umutla, heyecanla beklenir; hayallerimiz ve dileklerimiz sınırsız görünürdü.
Bugün ise yeni yıl, çoğumuz için zamların, fiyat artışlarının ve ekonomik belirsizliklerin habercisi. Sabah gazeteleri ve haber bültenlerinde ilk karşılaştığımız başlıklar, hangi ürüne ne kadar zam geldiği, hangi hizmetin fiyatının ne kadar artacağı. Elektriğinden suyuna, ekmeğinden benzinine kadar neredeyse her şey pahalanırken, vatandaşın cebindeki para git gide inceliyor.
Eskiden yılbaşı sofraları bolluk ve bereket simgesiydi. Şimdi ise sofralarda küçülen porsiyon boyutları, azalan çeşitlilik ve artan maliyetler var. Çocuklarımıza eskiden sunduğumuz zengin sofraları korumak giderek zorlaşıyor. Her geçen yıl biraz daha fazla hesap yapar, biraz daha az alışveriş yapar olduk.
Çocukluğumuzda yılbaşı, umudun ve sevincin sembolüydü. Şimdi ise bir nevi hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Her yeni yıl, bir öncekinden daha zorlu geçiyor sanki. Enflasyonun yükü, vergiler, zamlar derken, insanların yüzündeki tebessüm giderek azalıyor.
Ama yine de umut kesilmiş değil. İnsanın dayanma gücü, adaptasyon yeteneği her şeye rağmen devam ediyor. Belki de zor zamanlar, bizleri daha çok birbirimize kenetlenmeye, dayanışmaya ve paylaşmaya itiyor. Çocuklarımıza eskisi gibi zengin sofralar hazıramasak da, onlara sevgiyi, birlikteliği ve umudu aşılayabiliyoruz.
Yeni yıl gelirken, zamları ve zorlukları da beraberinde getiriyor. Ama unutmayalım ki, asıl değerli olan maddi varlıklar değil, sevdiklerimizle kurduğumuz bağlar, paylaştığımız anlar ve umudumuzdur. Belki de çocukluğumuzun yılbaşı masalları, bugün farklı bir şekilde devam ediyor; daha zorlu ama bir o kadar da anlamlı.