Vicdan mı, Kâr mı? Deprem Sonrası Malzeme Fiyatları Üzerine

Deprem bir doğa gerçeği. Beklenmedik anda gelir, sadece binaları değil, hayatları da yerle bir eder. Gözyaşı, umut, dayanışma… Bir de ne yazık ki, bu acıdan bile kâr etmeye çalışanlar. Her deprem sonrası hepimiz benzer manzaralara şahit oluyoruz: İnsanlar panikle su, yiyecek, çadır, battaniye arıyor. Ama işte tam da o anda, bir başka gerçek yüzümüze çarpıyor: […]

GOKHAN YILMAZ - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

Deprem bir doğa gerçeği. Beklenmedik anda gelir, sadece binaları değil, hayatları da yerle bir eder. Gözyaşı, umut, dayanışma… Bir de ne yazık ki, bu acıdan bile kâr etmeye çalışanlar.

Her deprem sonrası hepimiz benzer manzaralara şahit oluyoruz: İnsanlar panikle su, yiyecek, çadır, battaniye arıyor. Ama işte tam da o anda, bir başka gerçek yüzümüze çarpıyor: Fiyatlar aniden uçuyor. Bir gün önce markette 10 lira olan bir battaniye, ertesi gün 100 liraya çıkabiliyor. Bir şişe suyun etiketi değişiyor. Çadırlar, jeneratörler, ısıtıcılar astronomik fiyatlardan satılıyor. Dayanışmanın olması gereken yerde, fırsatçılık filizleniyor.

Deprem anı, bir toplumun gerçek yüzünü gösterir derler. Bu yüzden depremden sonra yükselen fiyatlar sadece etiketi değil, vicdanı da ağırlaştırıyor. Çünkü bu, sadece maddi bir sorun değil; insanlık meselesi.

Zorda olan insanlardan kâr elde etmek, sadece bir ürün satmak değildir. O, umut satmaktır. Güven satmaktır. Ve ne yazık ki, bazıları bu umutların üzerine basarak yükselmeyi seçiyor.

Şunu açıkça söylemek gerekir: Deprem sonrası yapılan fahiş zamlar sadece ekonomik bir suç değil, ahlaki bir çöküştür. Kanunen cezalandırılması gerektiği kadar, toplum vicdanında da mahkum edilmelidir. Çünkü dayanışma zamanı kâr zamanı değildir; paylaşma, destek olma zamanıdır.

Bugün bir çadırı bin liraya satmak, belki kasaya fazladan para koyar. Ama insanlık hanesine koca bir eksi yazdırır.

Unutmayalım: Deprem yıkımı doğal bir felakettir, ama vicdanın çöküşü bizim kendi ellerimizle yarattığımız bir felakettir.

Şimdi sormak lazım: Biz hangi tarafta duracağız? Kâr mı, vicdan mı?

 

Exit mobile version