Deniz üzümü, masum görünmesine rağmen, Akdeniz’deki yerel ekosistemleri ve biyoçeşitliliği tehdit eden istilacı bir tür olarak biliniyor. Oksijen üretme kabiliyeti ve su altı yaşamı için yarattığı destekleyici ortam sayesinde “denizin akciğerleri” olarak anılan Neptün deniz çayırları, deniz üzümünün bu yayılma eğilimiyle ciddi tehlike altında. Tekne çapalarının deniz tabanını tahrip etmesiyle açılan alanlar, deniz üzümü için yerleşme fırsatı yaratıyor. Bu tehdidi önlemek amacıyla Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’na kurulan tonozlu şamandıra sistemiyle, tekne sahiplerinin deniz çayırlarına zarar vermemesi için çapa atmak yerine şamandıralara bağlanması sağlanıyor. UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, bu girişimin, denizel ekosistemlerin istilacı türler tarafından bozulmasını önlemeyi ve dengeyi yeniden sağlamayı amaçladığını belirtti.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Kadir Çokçetin ise bu sistemi, deniz biyoçeşitliliğinin korunması ve çevresel sürdürülebilirlik açısından örnek bir uygulama olarak tanımladı. Çokçetin, bu sistemin kullanımıyla deniz çayırı tahribatının %50 oranında azaltılmasının hedeflendiğini vurguladı.
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, 19 adadan oluşan ve 17.950 hektarlık bir alanı kapsayan zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Ancak, Neptün deniz çayırlarının zarar gördüğü bölgelerde hızla yayılan deniz üzümü (Caulerpa cylindracea) bu ekosisteme ciddi bir tehdit oluşturuyor. Neptün deniz çayırlarının her bir metrekaresi, fotosentez yoluyla günde yaklaşık 10 litre oksijen üretiyor ve bu da deniz yaşamı için hayati önem taşıyor.
Bu projenin bir parçası olarak UNDP, yerel halkı ve ilgili paydaşları Neptün deniz çayırlarının önemi ve istilacı deniz üzümünün zararları konusunda bilgilendirme çalışmalarına devam ediyor. Bu amaçla farkındalık yaratmak için çeşitli materyaller, reklam panoları ve afişler kullanılıyor.
Ayvalık’taki çalışma, UNDP’nin Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile birlikte yürüttüğü “Denizel İstilacı Yabancı Türler” (MarIAS) projesi kapsamında gerçekleştiriliyor. 3,3 milyon ABD dolarlık Küresel Çevre Fonu (GEF) desteğiyle yürütülen bu girişim, istilacı türlerle mücadele ve deniz ekosistemlerinin direncini artırmayı hedefliyor. Türkiye kıyılarında tespit edilen 539 denizel yabancı türden 105’i istilacı olarak kabul ediliyor ve bunlar ülkenin biyoçeşitliliği için önemli bir tehdit oluşturuyor.
Proje çerçevesinde, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın yanı sıra Kırklareli’deki İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı, Balıkesir Güney Marmara Adaları ve Hatay’daki Samandağ’da da istilacı türlere yönelik yönetim planları uygulanıyor. UNDP, bu pilot bölgelerde istilacı türlerle mücadele etmek için Doğa Araştırmaları Derneği ile iş birliği yapıyor.
HABER MERKEZİ