Türk’ün tarihi başarıları ve askeri becerileri, sadece savaş alanlarıyla sınırlı kalmamış, insan anatomisinde de kendine yer bulmuştur. İnsan kafatasındaki “Türk eyeri” olarak bilinen kemik, hipofiz bezini koruyarak vücutta önemli bir kontrol merkezi işlevi görmektedir. Bu kemik, Türklerin atla olan derin ilişkisini ve kültürel mirasını simgeleyen bir yapıdır.
Doç. Dr. Ramazan Sarı, hipofiz bezinin insan yaşamındaki kritik rolünü vurgulayarak, “Hipofiz bezi, vücudun hormon sistemini kontrol eden temel noktadır. Korku, heyecan veya üzüntü gibi durumlarda hormon salgılayarak vücudun dengesini sağlar” dedi. Bu bezin işlevselliği, bedenin normal çalışma düzeninin sağlanmasında hayati önem taşır.
Türk eyeri, hipofiz bezini adeta bir hazine gibi korurken, kafatasının içindeki özel bir yapıda saklar. “Sandık içinde sandık” benzetmesiyle açıklanan bu yapı, beynin korunmasında önemli bir rol oynar. Önünde bulunan hava keseciği sayesinde darbelerden korunan hipofiz bezi, vücut işlevlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini sağlar.
Hipofiz bezinin doğru çalışmaması durumunda, vücut fonksiyonlarında aksaklıklar yaşanabilir. Bu noktada, Türk eyeri kemiği gibi koruyucu yapılar, insan vücudunun sağlığı için kritik öneme sahiptir. Bu yapı, vücudun gelişimini ve işleyişini etkileyen birçok hormonun salgılanmasını sağlar. Doç. Dr. Sarı, bu bağlamda “Hormonlar, çorbadaki tuz gibidir; varlığı çorbayı oluşturmaz ama yokluğu onu içilmez hale getirir” diyerek hipofiz bezinin önemini bir kez daha vurguladı.
Tarihsel ve kültürel anlamda Türklerin askeri yetenekleri, insan anatomisi ile birleşerek farklı bir boyut kazanıyor. Hipofiz bezinin korunmasında Türk eyeri kemiğinin rolü, Türk milletinin güçlü yapısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Türklerin tarih boyunca gösterdiği üstünlük, sadece savaş meydanlarında değil, insan vücudunda da kendine yer bulmuş durumda.
Havva ERTÜRK
Kaynak:Milliyet