TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Dünyanın genel durumu içinde ve yüzyılların bize gösterdiği gerçekler karşısında hayalci olmak büyük yanılgıdır. Tarihin, aklın, bilimin, mantığın gösterdiği de budur. Türk Milleti’nin güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi, devletin bir bütün olarak milli siyaseti belirleyip uygulaması ile gerçekleşecektir. Bu “Milli Siyaset” ise, milli sınırlar içinde, kendi gücümüze dayanarak varlığımızı korumak, milletin ve […]

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Dünyanın genel durumu içinde ve yüzyılların bize gösterdiği gerçekler karşısında hayalci olmak büyük yanılgıdır. Tarihin, aklın, bilimin, mantığın gösterdiği de budur. Türk Milleti’nin güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi, devletin bir bütün olarak milli siyaseti belirleyip uygulaması ile gerçekleşecektir. Bu “Milli Siyaset” ise, milli sınırlar içinde, kendi gücümüze dayanarak varlığımızı korumak, milletin ve vatanın gerçek mutluluğuna ve imarına çalışmak… Medeni dünyadan, medeni ve insani davranışı ve karşılıklı dostluğu beklemektir.

Anadolu’da gelişmeye başlayan, 19 Mayıs’tan itibaren Osmanlı Devlet idaresinin tutumuna karşı isyan eden ve işgal devletlerine karşı baş kaldıran Milli Mücadele Ruhu, Türk Devleti’nin sonsuza dek yaşatılması mücadelesinde Türk toplumunun millet iradesine dayanarak başardığı bir sonuçtur. Gerçek Osmanlı Devleti ile Halifeliğin yıkıldığı ve ortadan kalktığını düşünerek yeni temellere dayalı, yeni bir devlet kurulacaktı. Milli İhtilale dayanarak Türk vatanını ve Türk milli birliğini kurtarmak,  korumak ve tarihin olağanmış gibi göz önüne çıkardığı, güçlü devletlerin sahneye koyduğu kölelik ve bölünme tehlikesi kesinlikle önlenecekti.

“Her şeye rağmen, yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir Türk Devleti kurmak, insan gibi yaşayabilmek için yapacağım bunu” diyen Mustafa Kemal’e göre aydınlık ve uygulanabilir Politik Yöntem, “Milli Siyaset”tir.

16 Mart 1920’de İstanbul’da Meclis-i Mebusan’ın düşman süngüsü altında zorla kapattırılmasıyla gündeme gelen, devlet merkezinin dokunulmazlığını, milletin bağımsızlığını ve devletin kurtuluşunu sağlayacak tedbirleri düşünmek ve uygulamak üzere, millet tarafından olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin Anadolu’nun merkezi ve Heyet-i Temsiliye’nin stratejik üssü olan Ankara’da açılması ve bütün meclis üyelerinin de açılacak bu yeni meclise katılmaları zorunluluğunu doğurmuştu.

Bu buhranlı günlerde bir taraftan İstanbul Hükümeti’nce çıkartılan ayaklanmalar bastırılıyor, düşman işgal ve ilerlemesine karşı cephe oluşturulmaya çalışılıyor, diğer taraftan Ankara’da toplanacak olan Millet Meclisi’nin hazırlıkları tamamlanıyordu. Beklenen gün geldi. Ve Mustafa Kemal Paşa, 22 Nisan 1920’de yayımladığı bir Genelge ile 23 Nisan 1920’de BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’ nin açılıp; göreve başlayacağını, o günden itibaren milleti temsil yetkisini bu meclisin kullanacağını bütün Türk Milletine, askeri ve mülki makamlara, dış dünyaya bildirmişti.

23 Nisan 1920 tarihinde Ankara Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazından sonra Lihye-i Saadet ve Sancak-ı Şerif alınarak saat 14.00’da düzenlenen törende tekbir sesleriyle ve dualar edilip kurbanlar kesilerek, aynı gün vilayet merkezinde Hatim ve Buhari-i Şerif okunmaya da başlanarak açılan meclis, Türk Milleti’nin iradesini gerçekleştiren, milletin gerçek temsilcilerinden oluşan MECLİS idi. Bu gün bayram olarak ilan edilip, çocuklara armağan edilen dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramı oldu. Tarihi büyük görev ve sorumlulukları olan bu meclis yerinde bir davranış sergileyerek Mustafa Kemal Paşa’yı da meclis başkanlığına seçmişti.

23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türk Milleti’nin tarihinde yeni bir dönem başlamış ve yeni bir devletin kuruluşu o gün Ankara’da gerçekleştirilmişti. Yeni Türk Devleti o gün kuruldu. Milletin seçimle gelen temsilcileri, hiçbir makamın ve şahsın onayına gerek olmaksızın yasalar çıkarma, anlaşmaları onaylama ve yerine getirmekle yetkili “Cumhuriyet Yönetimi” o gün başladı.

Büyük özveriler ve zor şartlar altında toplanan Meclis, meclisin üstünlüğü prensibine yer vermekte, kendinden üstün hiçbir güç ve kuvvet tanımamaktadır. Meclis bu kararı ile de millet iradesinin tam egemenliğini sağlamıştı. İlk TBMM’nin Milli Mücadele’nin sonuna kadar devamlı ve düzenli çalışmış olması, süratli karar almak gereği olduğu kadar, olağanüstü koşulları gereği, vatan ve milletin kurtuluşunu her şeyin üstünde öngörmüş olmasındandı. Bu yönüyle de ilk TBMM, bir idealistler meclisiydi diye düşünüyorum canlarım.

 

Exit mobile version