Terlemek, insan bedeninin kendini soğutma yöntemi. Ama kabul edelim, bu biyolojik mucize zaman zaman sosyal bir kâbusa dönüşebiliyor. Özellikle sıcak yaz aylarında toplu taşımada, asansörde, ofiste ya da ders sırasında bir başkasının (veya kendi) ter kokusuna maruz kalmak, çoğu zaman burun direğimizi değil, sabrımızı da kırıyor. Peki ama bu kaçınılmaz gibi görünen kokunun kaynağı ne ve bu durumla başa çıkmak gerçekten bu kadar zor mu?
Ter mi Kokar, Bakteri mi?
Öncelikle şu gerçeği kabul edelim: Saf ter kokmaz. Evet, yanlış duymadınız. İnsan vücudu iki farklı türde ter bezi barındırır. Bunlardan biri ekrin bezleridir; neredeyse vücudun tamamında bulunur ve su bazlı, kokusuz ter üretir. Diğeri ise apokrin bezleridir. Koltuk altı, kasık gibi bölgelerde bulunur ve daha yoğun, yağlı yapıda bir sıvı salgılar. İşte bu sıvı, cilt yüzeyindeki bakterilerle buluştuğunda ortaya çıkan kimyasal tepkime, o tanıdık –ve ne yazık ki rahatsız edici– kokuyu meydana getirir.
Toplumsal Bir Etiket mi, Kişisel Bir Sorun mu?
Ter kokusu yalnızca bir hijyen meselesi değildir; bazen sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Tiroid hastalıkları, şeker hastalığı, hatta bazı vitamin eksiklikleri bile vücudun koku dengesini bozabilir. Ancak ne yazık ki toplumda bu konunun psikolojik boyutu çoğu zaman göz ardı edilir. İnsanlar ter koktuğu için dışlanabilir, iş görüşmelerinde başarısız olabilir, hatta romantik ilişkiler kurmakta bile zorlanabilir. Kimi zaman bu durum öyle ileri gider ki, kişi kendi bedeninden utanır hale gelir. Oysa suç, vücudumuzun doğal işleyişinde değil, konuyla ilgili bilinçsizliktedir.
Piyasada Neler Var?
Deodorantlar, antiperspirantlar, doğal roll-on’lar, koltuk altı maskeleri, karbonatlı formüller, bitkisel kürler… Kozmetik ve alternatif tıp dünyası, ter kokusuna karşı adeta bir ordu oluşturmuş durumda. Ancak her ürün her ciltte aynı sonucu vermiyor. Kimyasal içerikli ürünler bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açarken, doğal ürünler yeterince etkili olmayabiliyor. Kimi uzmanlar (pardon, bu kelimeyi sevmeyeni biliyorum) bazı doktorlar ise koltuk altı botoksu veya lazer epilasyonu gibi kalıcı çözümler öneriyor. Kısacası çözüm kişiye özel.
Saraçoğlu Formülü Gibi Doğal Yollar
Her derde deva arayanlar için halk arasında dolaşan tarifler de yok değil. Limonlu karbonat, elma sirkesi, adaçayı banyoları, hatta lavanta yağı ile yapılan masajlar… Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun önerdiği ter kokusuna karşı “ıslaklığa da çözüm olan” doğal kürler sosyal medyada oldukça ilgi görüyor. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken nokta, cildin hassasiyetine göre bu ürünlerin alerjik reaksiyon gösterebileceği.
Empati de Bir Temizliktir
Ter kokusu elbette ki rahatsız edici olabilir. Ancak bununla mücadele ederken dilimizi ve yaklaşımımızı da temiz tutmalıyız. Kokuya dikkat çekmek, dalga geçmek ya da birini aşağılamak; ne teri giderir ne kokuyu. Kimi zaman o kişi zaten bu durumun farkında olabilir, ama imkânı ya da bilgisi yoktur. Belki de çözüm için mücadele ediyordur. Unutmayalım: Beden kokusu, insan olmanın doğal bir parçası. Mesele kokuyu değil, bakış açımızı değiştirmekte.
Toplumsal hayatın en görünmeyen ama en çok hissedilen detaylarından biri ter kokusu. Ne tamamen kaçabiliriz ne de görmezden gelebiliriz. Bu yüzden en doğrusu, bilmek, anlamak, çözüm aramak ve en önemlisi yargılamamaktır. Çünkü bazen asıl kötü olan koku değil, kokudan utandırma şeklimizdir.







YORUMLAR