Teknolojinin gelişimiyle birlikte, iletişim kurma şeklimiz köklü bir değişime uğradı. Artık mesajlarımızı birkaç saniyede dünyanın diğer ucuna ulaştırabiliyoruz. Ancak ironik olan şu ki, iletişim araçları çoğaldıkça insanlarla aramızdaki bağlar giderek zayıflıyor.
Geleneksel sohbetlerin yerini soğuk ekranlar, yüz yüze görüşmelerin yerini ise görüntülü konuşmalar aldı. Peki, gerçekten bu gelişim bizi daha mı mutlu etti? İnsanlar artık en temel duyguları bile bir emojiyle ifade eder hale geldi. ‘Nasılsın?’ sorusunun bile gerçek bir cevabı kalmadı; kısa, yüzeysel mesajlar duygularımızı temsil eder oldu.
İşin en dramatik yanı ise aile bireyleri arasındaki iletişimde yaşanan kopukluk. Eskiden bir arada yemek yenir, günün yorgunluğu sohbetlerle atılırdı. Şimdi ise herkesin elinde bir telefon, gözler ekranda ve konuşulan tek şey sosyal medyada gördüklerimiz.
Elbette teknoloji hayatımızı kolaylaştırdı, bilgiye erişimi hızlandırdı ama samimiyetimizi elimizden aldı. İnsan ilişkilerini yeniden gözden geçirmeli ve bir nebze olsun dijital dünyadan uzaklaşıp, gerçek sohbetlerin tadına varmalıyız. Çünkü hiçbir mesaj, bir dostun gözlerinin içine bakarak yapılan konuşmanın yerini tutamaz.