Çanakkale’ye bağlı Gökçeada’nın en eski yerleşimlerinden biri olan Tepeköy, 263 yıllık tarihiyle adeta bir açık hava müzesi. Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürürken rengârenk cumbalı ahşap evlerle karşılaşmak mümkün. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan bu taş evler, Gökçeada’nın karakteristik Rum mimarisini en iyi şekilde yansıtıyor.
Doğaseverlerin Vazgeçilmezi
Tepeköy sadece tarih tutkunlarının değil, doğaseverlerin de uğrak noktası. Zeytinlikler, yemyeşil ormanlar, tertemiz plajlar ve bakir doğa, burada huzurlu bir tatil isteyenlere kucak açıyor. Ekoturizme ilgi duyanlar için yürüyüş rotaları, bisiklet parkurları ve fotoğraf çekimi için muazzam manzaralar sunuluyor. Ayrıca Gökçeada’nın Yıldız Koyu, su altı parkıyla dalış tutkunlarını da kendine çekiyor.
Tatlısı Meşhur, Zeytinyağlısı Dillere Destan
Tepeköy, Gökçeada’nın zengin mutfak kültürünün kalbinde yer alıyor. Köydeki restoran ve ev yapımı ürünler sunan işletmelerde deniz ürünlerinden zeytinyağlılara, yöresel peynirlerden meşhur Gökçeada helvasına kadar pek çok lezzet sizi bekliyor. Özellikle ‘köme’ adı verilen geleneksel tatlı, adanın damaklarda iz bırakan lezzetlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Sakinlik Arayanlara Özel Bir Durak
Diğer turistik köylere kıyasla daha sakin ve huzurlu bir yapıya sahip olan Tepeköy, gürültüden uzak bir tatil arayanlar için ideal. Fotoğrafçılar için ise her adımı ilham veren bir açık stüdyo gibi. Taş evlerin arasından yükselen gün batımı manzarası, kartpostallık görüntüler sunuyor.
Unutulmaz Bir Gökçeada Deneyimi
Tepeköy, sadece bir köy değil; tarih, doğa ve lezzetin buluştuğu bir yaşam alanı. Eğer Marmara’da keşfedilmemiş bir yer arıyorsanız, Tepeköy sizin için biçilmiş kaftan. Tarihle iç içe yürüyüşler yapmak, yerel mutfağın tadına varmak ve doğanın içinde yenilenmek istiyorsanız, rotanızı Gökçeada’nın bu eşsiz köyüne çevirin.
Şefiye YILDIRIM