Yazın rehavetini üzerimizden attığımız, sonbaharın serinliğiyle buluştuğumuz ay… Eylül. Takvim yapraklarında sıradan bir ay gibi görünse de aslında her yıl tekrarlanan bir “hastalık mevsimi” başlangıcını da işaret ediyor.
Mevsim Geçişinin Bedeli
Sıcak günlerden serin akşamlara geçiş, insan bedenine en çok yük bindiren dönemdir. Sabah güneşli havaya aldanıp ince giyinenler, akşam ani serinlikte kendini üşütmüş bulur. Bir gün yazdan kalma, ertesi gün yağmurlu ve rüzgârlı… İşte bu belirsizlik, gripten nezleye, boğaz ağrısından alerjiye kadar pek çok hastalığın kapısını aralar.
Çocuklar ve Yaşlılar Daha Hassas
Özellikle okulların açıldığı bu dönemde çocuklar arasında üst solunum yolu enfeksiyonları hızla yayılır. Toplu taşıma, kalabalık sınıflar ve kapalı alanlarda geçirilen uzun saatler virüslerin en sevdiği ortamlardır. Yaşlılar içinse bu ay, kronik hastalıkların alevlendiği kritik bir süreçtir.
“Hastalık Havası” Söyleminin Haklılığı
Eylül ayına dair halk arasında kullanılan “hastalık havası” tanımı aslında bir gözlemden çok daha fazlasıdır. Nem oranındaki dalgalanmalar, polenlerin varlığı, ani sıcaklık değişimleri… Hepsi bağışıklık sistemini zorlayan unsurlar. Bir bakıma doğa, insanlara “yeni mevsime uyum sağla” mesajı verir.
Küçük Önlemler, Büyük Faydalar
Bu ayı sorunsuz geçirmek için basit ama etkili önlemler var: İnce katmanlı giyinmek, bol sıvı tüketmek, taze sebze ve meyveyle bağışıklığı güçlendirmek, kalabalık ortamlarda hijyene daha fazla özen göstermek… Küçük detaylar, büyük farklar yaratır.
Eylül’ün İki Yüzü
Bir yanda sararan yaprakların romantizmi, diğer yanda burun akıntısı, öksürük ve halsizlik. Eylül bize güzelliğiyle büyülerken, bedeli çoğu zaman birkaç kutu ilaçla ödenir. Yine de her mevsim değişiminin olduğu gibi bu ayın da bize öğrettiği bir şey vardır: Sağlığın kıymeti.







YORUMLAR