Saatler 19.53’ü gösterdiğinde Sındırgı, yerin altından gelen o tanıdık uğultuyla sarsıldı. 6,1 büyüklüğündeki deprem, binaları, yolları ve hayatlarımızı altüst etti. Ama bana sorarsanız, asıl yıkım sarsıntının bitmesinden hemen sonra yaşandı: Telefon ekranlarında beliren soğuk bir cümleyle… “Servis Yok.”
Depremin ilk saniyelerinden sonra herkesin içgüdüsel olarak yaptığı şey, sevdiklerini aramak olur. “İyiyim” demek, “Orada mısın?” diye sormak… Fakat o akşam, Sındırgı’da bu mümkün olmadı. Üç büyük operatör de bir anda sustu. Hatlar kilitlendi, mesajlar gönderilemedi, internet bağlantısı çöktü. Kısacası, depremden kurtulduk ama sessizlikten kaçamadık.
İletişim, Afetin İlk İlacı
Deprem gibi felaketlerde iletişim, ekmek ve su kadar hayati. Enkaz altında kalanların yerini bildirebilmesi, sağlık ekiplerinin yönlendirilmesi, arama kurtarma timlerinin koordinasyonu… Bunların hepsi sağlam bir haberleşme altyapısına bağlı. Ama 19.53’teki sarsıntı, bize bu temelin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi.
Haberleşme olmayınca panik büyüyor. Bir anne, şehir dışında okuyan kızına ulaşamayınca gözyaşlarına boğuluyor. Yaşlı bir çift, uzaktaki oğlundan haber alamadığı için sabaha kadar kapı önünde bekliyor. Hangi binada kimin mahsur kaldığı bilgisi, belki de bu yüzden saatler sonra öğreniliyor.
Reklamda Var, Gerçekte Yok
Operatörler, her fırsatta “çekim gücünü” över. Dağ başında bile internete bağlandığımızı anlatan reklamlara milyonlar harcanır. Ama gerçek hayat, bu reklam senaryoları kadar pürüzsüz değil. Çünkü en çok ihtiyacımız olduğu anda, yani 19.53’te, hatlar çekmedi. Elektrik kesintileri, baz istasyonlarının devre dışı kalması, fiber altyapının zarar görmesi… Evet, bunlar teknik gerekçeler. Ama biz bu teknik gerekçeleri 6 Şubat 2023 depreminde de duymuştuk. O günden bugüne ne değişti? Anlaşılan o ki çok az şey…
Dünyada Örnekler Var
Japonya, Şili gibi deprem kuşağındaki ülkelerde, iletişim altyapısı yedekli çalışır. Mobil baz istasyonları felaket bölgelerine saatler içinde ulaşır. Acil durum frekansları devreye girer. Uydu telefonları ve bölgesel telsiz ağları yaygındır. Bizde ise hâlâ bu çözümler sınırlı sayıda ve çoğu kâğıt üzerinde.
Vatandaş Alternatif Arıyor
Depremden sonra hatlar gidince bazı vatandaşlar, WhatsApp’ın düşük veri kullanan modunu denedi. Kimisi SMS göndermeyi tercih etti. Ama internet de kesilince bu yöntemler de çare olmadı. Bazı bölgelerde amatör telsizciler devreye girdi, ama bu imkân herkeste yoktu.
Sessizlik, Depremden Daha Ağır
Deprem, doğanın gücünü hatırlatır. Ama iletişim kopukluğu, bizim ihmallerimizin en acı kanıtıdır. 19.53’te Sındırgı’yı sallayan o sarsıntı, sadece binaları değil, haberleşme ağını da yıktı. Ve bana sorarsanız, en yıkıcı olan, o an yaşanan sessizlikti.
Binalar yeniden yapılır, yollar onarılır. Ama deprem anında çekmeyen hat yüzünden kaybedilen bir can geri gelmez. Bu yüzden yetkililere ve operatörlere sesleniyorum:
Depremi durduramazsınız, ama sessizliği durdurabilirsiniz.