Tarih boyunca birçok kişi, sanatın iyileştirici gücünü kullanarak insanların duygusal ve zihinsel sağlıklarını desteklemeyi amaçladı. Sanatın ruh sağlığı üzerindeki etkisi, yüzyıllardır insanlar tarafından incelenen bir konu. Birçok uzman, sanatın insanların duygusal ve zihinsel sağlığı üzerinde pozitif bir etkisi olduğu düşünüyor. Çünkü sanat, insanların kendilerini ifade etmelerine, yaratıcı olmalarına ve zihinlerindeki yoğunluğu azaltmalarına yardımcı oluyor. Öte yandan sanat; yaratıcılık, özgünlük ve ifade özgürlüğü sağlıyor. Bu da insanların duygusal zorluklarına bir çıkış yolu oluyor ve stresi azaltmalarına yardımcı oluyor. Uzmanlar; sanat aktivitelerinin özellikle anksiyete, depresyon ve stres gibi zihinsel sağlık sorunları yaşayan insanlar için faydalı olduğunu söylüyor. Bu durumu açıklamak için ise sanat terapisi kavramı kullanılıyor.
Sanat terapisi, kişinin yaratıcı süreçleri kullanarak duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını geliştirmesine yardımcı olan bir tedavi yöntemidir. Sanat terapisi, resim, çizim, heykel yapma, dans etme, müzik ve tiyatro gibi yaratıcı aktiviteleri kullanarak kişinin duygusal ve zihinsel durumunu anlamaya ve keşfetmeye odaklanır.Çoğu uzmana göre bu yöntem, kişinin kendisini ifade etmesine, zihinsel ve duygusal engelleri aşmasına, stresle başa çıkmasına, özsaygısını arttırmasına, iletişim becerilerini geliştirmesine ve daha iyi bir yaşam kalitesi elde etmesine yardımcı oluyor.
Sanatın iyileştirici gücünü kullanan pek çok sanatçı var. Bu sanatçılar, hem kendileri hem de diğer insanlar için sanatlarını bir tedavi yöntemi olarak kullandılar. İnsanların ve kendilerinin duygusal ve zihinsel sağlıklarını desteklemeyi ve iyileştirmeyi hedeflediler. İşte, sanatın iyileştirici gücünü kullanan bazı ünlü sanatçılar.
Frida Kahlo: Frida Kahlo’yu bilmeyenimiz yoktur. Kendisini ikonik resimleri ve acılı hayatıyla tanıyoruz. Kahlo birçok hastalıkla mücadele ettiği için sanatın iyileştirici gücünden büyük ölçüde yararlandı. Özellikle 1925 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonrası ciddi bir şekilde yaralanan ünlü sanatçı, ömrü boyunca fiziksel acılarıyla boğuştu. Bu acıların yanı sıra, sorunlu evliliği nedeniyle ruhsal anlamda da iyi değildi. Frida Kahlo, yaşadığı tüm zorlukların üzerinden resim yaparak gelmeye çalıştı. Kendisini sanatıyla ifade etmesi onda fiziksel ve ruhsal bir rahatlama sağlıyordu. Kahlo, coğu zaman kendi portresini çizerek kendisiyle yüzleşmeyi tercih ediyordu. Resimlerinde özellikle zorlu yaşam deneyimlerini yansıtıyordu. Çünkü diğer insanların da benzer sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak istiyordu. Kahlo’nun resimleri, özellikle de otoportreleri, genellikle acıyı ve yalnızlığı temsil eder. Ancak aynı zamanda güçlü bir irade ve direnişi de simgelediğini söylemek lazım. Sonuç olarak, Frida Kahlo, sanatın iyileştirici gücünden yararlanarak, kendi acılarına ve zorluklarına dair bir yaratıcılık ortaya koydu ve bu sayede kendine ve başkalarına umut verdi.
Vincent Van Gogh: Van Gogh, hayatının büyük bir kısmında zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kaldı. Çevresiyle ilgili sorunlar yaşayan ve kronik depresyonla mücadele eden sanatçı, bir süre de akıl hastanesinde kaldı. Ancak sanat, onun için bir çıkış yoluydu. Doğanın ve renklerin gücünden ilham aldı ve tablolarını bu konular etrafında oluşturdu. Van Gogh’un resimleri, sık sık doğanın manzaraları ve gündelik hayatın detaylarını içerir. Bu resimler en çok yoğun renk kullanımıyla dikkat çeker. Ona göre sanat, kendisini rahatlamanın etkili bir yoluydu. Resimlerindeki yoğun renklerin, kendisinde ve başkalarında pozitif etkiler yarattığına inanıyordu. Hayatı boyunca yoksulluk içinde yaşamıştı ve sanatını, insanların hayatlarını renklendirmek ve onlara umut vermek için kullanmayı amaçladı.
Jackson Pollock: Soyut dışavurumculuk akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Jackson Pollock, “drip painting” (damlatma) tekniğini harika bir şekilde kullanıyordu. Sanatçı, kendisi için resim yapmanın bir tür terapi olduğunu düşünüyordu. Alkolizm ve depresyon gibi sorunlarla mücadele eden Pollock, adeta resim yaparak rahatlıyordu. Çünkü kendisini en iyi şekilde resim yaparak ifade ettiğini düşünüyordu. Zaten Pollock’un “drip painting” tekniği de resim yaparken zihnini boşaltmanın bir yoluydu. Aynı zamanda, Pollock’un resimleri, soyut doğaları nedeniyle insanların kendi duygularını ifade etmelerine de yardımcı oldu.