M.Ö. 2. Yüzyıldan Günümüze Uzanan Bir Tarih
İlk temelleri Urartular tarafından atılan Kars Kalesi, yüzyıllar boyunca birçok medeniyetin elinden geçmiş. Roma’dan Bizans’a, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadar pek çok uygarlık bu kaleye izini bırakmış. Jeopolitik olarak stratejik bir noktada yer alan kale, birçok kuşatma ve yeniden inşayla bugünkü halini almış.
Tepeye Yolculuk: Kaleye Ulaşmak Bir Serüven
Kale, şehre çok yakın olsa da hafif yokuş bir tepe üzerine kurulmuş durumda. Kaleye ulaşmak için yapılan kısa yürüyüş boyunca Kars’ın taş sokakları, tarihi evleri ve doğası size eşlik ediyor. Zirveye vardığınızda ise karşınıza çıkan manzara adeta nefes kesici: Bir yanda tarihî şehir dokusu, diğer yanda Oltu Çayı’nın kıvrılarak aktığı yemyeşil vadi.
Duvarlarda Saklı Hikâyeler
Kars Kalesi’nin surları hâlâ sağlam biçimde ayakta duruyor. Ziyaretçiler, bu surların arasında gezinirken taşların üzerindeki oymalar ve yazıtlarla geçmişe dair izlere rastlıyor. Her taşın ardında bir hikâye, her duvarın ardında bir hatıra gizli.
İç Kale: Askerî Mimari ve Osmanlı İzleri
Kalenin iç kısmında da keşfedilecek birçok yapı mevcut. Askerî amaçlarla inşa edilmiş odalar, depo alanları ve geçmişin izlerini taşıyan küçük detaylar dikkat çekiyor. Osmanlı döneminden kalan yapılar, kalenin çok katmanlı tarihini gözler önüne seriyor.
Tarih ve Doğa İç İçe
Kars Kalesi yalnızca bir tarihi yapı değil, aynı zamanda doğayla iç içe bir seyahat deneyimi sunuyor. Kale çevresindeki yürüyüş yolları, parklar ve ormanlık alanlar, hem dinlenmek hem de manzarayı izlemek için ideal. Kars’ın serin havasına rağmen, bölge ilkbahar ve yaz aylarında canlı bir doğaya bürünüyor.
Ziyaret İçin En Uygun Zaman Hangisi?
Kars Kalesi’ni gezmek için en uygun dönem yaz ve sonbahar ayları. Yazın hava daha yumuşak, yollar daha açık ve manzara oldukça net. Sonbaharda ise çevredeki doğa renk değiştirir ve ortaya kartpostallık kareler çıkar. Kış aylarında karla kaplanan kale, görsel olarak etkileyici olsa da tırmanış daha meşakkatli olabilir.
Geçmişin Tanığı, Bugünün Mirası
Kars Kalesi, sadece bir taş yığını değil; bir kentin tarihine tanıklık etmiş, zamanın ruhunu taşıyan bir anıttır. Burayı ziyaret etmek, hem geçmişe bir yolculuk yapmak hem de doğayla bütünleşmek isteyenler için eşsiz bir fırsattır. Her adımda bir tarih, her köşe başında bir iz taşıyan bu yapı, Kars’ı tanımak isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir duraktır.
Serpil ADAK