Son yıllarda Türkiye’de asgari ücret, sadece ekonomik bir konu olmanın ötesine geçmiş ve tüm toplumu doğrudan etkileyen bir mesele haline gelmiştir. Asgari ücretin ne kadar olması gerektiği, her yıl daha fazla tartışılan ve çözüm bekleyen bir soruya dönüşmüştür. Çünkü asgari ücret, yalnızca çalışanların değil, aynı zamanda ailelerin, yerel işletmelerin ve hatta ülkenin genel ekonomik sağlığının bir göstergesi olmuştur.
Bugün Türkiye’de asgari ücret, birçok işçi için geçim kaynağı olmaktan öteye geçememektedir. Enflasyon oranlarının yüksekliği, temel gıda ve barınma giderlerindeki artış, ulaşım maliyetlerinin yükselmesi gibi faktörler göz önüne alındığında, asgari ücretin, bir aileyi geçindirmek için yetersiz kaldığı açıkça görülmektedir. 2025 yılı itibarıyla bir ailenin sadece gıda ve barınma giderlerini karşılayabilmesi için asgari ücretin çok daha yüksek bir seviyede olması gerekmektedir.
Türkiye’nin mevcut yaşam şartları ve ekonomik verilerini göz önüne aldığımızda, asgari ücretin en az 35 bin TL civarında olması gerektiğini savunmak mümkündür. Çünkü bir ailenin geçimi, en basitinden gıda, ulaşım ve sağlık harcamalarıyla başlamakta; buna ek olarak eğitim, sosyal güvenlik, barınma gibi giderler de işin içine girmektedir. Tüm bu masrafları göz önünde bulundurduğumuzda, 35 bin TL’lik bir ücretin, en azından temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olması gerektiği açıktır. Tabi ki asgari ücret 35 bin lira olunca diğer fiyatlarında artmaması gerekir fakat bu imkansız gibi bir şey olur. Çünkü Ülkemizde ev sahipleri gibi esnaflar gibi çıkarcı ve fırsatçılar olduğu da aşikar.