TESK ile UNICEF arasında 2018’den bu yana yürütülen Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı devam ediyor. Bu çerçevede 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkisine cevap vermek amacıyla bölgede değerlendirme çalışması yapıldı. Depremin TESK’e bağlı işletmelerde ve işbaşı eğitimi üstündeki etkilerine yönelik sonuç raporu, programın Mersin ve Gaziantep toplantılarında sunularak geri bildirimleri alındı.
TESK-UNICEF Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı çerçevesinde Mersin ve Gaziantep ESOB’un ev sahipliğinde, WeGlobal’in danışmanlığında gerçekleştirilen toplantılara illerdeki paydaş kurumların temsilcileri de katıldı. Deprem sonrası yeniden yapılandırma sürecinde neler yapılması gerektiğinin tartışıldığı toplantılarda, esnafa ve mesleki eğitime yönelik sürdürülebilir ve uzun vadeli planlama ele alınarak esnaf ve sanatkarları afet ve acil durumlara hazırlamak için eylem planı tasarlanmaya başlandı. Yürütülen çalışmaların devamının ise Hatay ve Kahramanmaraş’ta yapılması planlanıyor.
“Depremde işletmeler ağır fiziksel hasarın yanı sıra önemli ölçüde iş gücü kaybı da yaşamıştır”
Yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi veren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Çocukların güvende, sağlıklı ve eğitimli bir şekilde büyümeleri için işbaşı eğitim imkanlarının geliştirilmesi ve çocuk işçiliğinin önlenmesi, programın daha geniş kesimlere yayılması, depremin esnafa ve işbaşı eğitimine etkisi ele alınıyor. Bu kapsamda ortaya çıkan sonuca göre depremde işletmeler ağır fiziksel hasarın yanı sıra önemli ölçüde iş gücü kaybı da yaşamıştır. Özellikle yıkımın ağır olduğu bölgelerde çalışanların büyük bölümü vefat etmiş olup diğerleri ise engelli duruma düşmeleri, göç ya da psikolojik travma nedeniyle işlerine geri dönememişlerdir. Bu sebeple de kayıpların bir an önce telafi edilmesi büyük önem taşımaktadır. İşletmelerin ihtiyaç duydukları destekler bölgenin hasar durumuna göre farklılık göstermektedir. Depremin farklılaşan etkileri, destek paketlerinin hazırlanmasında doğrudan ve dolaylı etkilerin dikkate alınarak çok boyutlu bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır” dedi. Ömer Faruk ALA