Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ORGAN BAĞIŞI İLE HAYATA TUTUNDULAR

İzmir’de 4 böbrek yetmezliği hastası son 4 ayda yapılan kadavradan organ bağışları sayesinde nakil olup, ikinci hayatlarına başladılar. Organ nakli olan Ayvalıklı Hüseyin Ersoy da organ bağışının önemine değindi.

İzmir’de 4 böbrek yetmezliği

Nakil sonrası kontrolde bir araya gelen hastalar, “Her organ bir hayat. Organlarınızı bağışlayın” çağrısında bulunurken, Prof. Dr. Hüseyin Töz, “Ülkemizde dünya standartlarında böbrek nakli yapılıyor. Ancak yüzde 90’ı canlı vericiden. Hekimler olarak isteğimiz bu oranı tersine çevirmek. Kadavradan nakil yaptığımız hastalarımızın da çağrısı bu yönde. Kadavra bağış oranının artması çok önemli” dedi.  Çeşitli rahatsızlıkların böbrek nakline götürdüğü, yıllardan beri makineye bağlı yaşam süren ve aynı sorunları yaşayan Abdülsamat Kaynak (52), Mert Mutlu (45) ve Özlem Pekel (48) ile Hüseyin Ersoy’un (68) yolları hastanede kesişti. Düne kadar birbirlerine tanımayan, ortak noktaları “canlı vericisi olmayan” böbrek hastası olarak benzer çaresizlikleri yaşayan 4 hastanın geleceği yıllardır bekledikleri “kadavradan organ bağışı” ile değişti. 4 hastanın nakilleri nefroloji uzmanları Prof. Dr. Hüseyin Töz, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok,  Üroloji uzmanları Dr. Işık Özgü, Dr. Uğur Saraçoğlu, Doç. Dr. Aşkın Eroğlu’un yer aldığı ekip tarafından gerçekleştirilirken, 4 hasta nakil sonrası muayenede bir araya geldi. Birlikte “2. Hayat” pastasını kesen hastalar, “her bağış yeni bir hayat”, “organ bağışçısı olun, hayat verin”, “organ bağışı hayat kurtarır” ve “bağış varsa hayat var” yazılı dövizlerle kadavradan bağışların artması için çağrıda bulundu, hikayelerini anlattı.

AYVALIK’TAN ORGAN NAKLİ İÇİN İZMİR’E GİTTİ

Ayvalık ilçesinde yaşayan, 68 yaşındaki bir çocuk babası Hüseyin Ersoy, 17 yıl önce nedeni belirlenemeyen böbrek yetmezliği tanısı koyulduğunu söyledi. Tanıyla birlikte diyalize başladığını, ömrünün 17 yılını makineye mahkum geçirdiğini belirten Ersoy, bu mahkumiyetten kurtulmanın sevincini yaşadığını söyledi.  2024’e sayılı günler kala 25 Aralık 2023 günü bağış böbrek sayesinde ikinci hayata başladığını belirten Ersoy, “Bu sürecin zorluklarını anlatmaya kelimeler yetmiyor. İnsanları duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen bağışta bulunun. Bir organ bir can demek” dedi.

YAKLAŞIK 9 YIL DİYALİZE GİRDİ

8 yaşlarındayken diyabet tanısı aldığını, 2015 Şubat’ta diyaliz serüveninin başladığını belirten Mert Mutlu, “Benimki şekere bağlı böbrek yetmezliği. Diyalize gireli bu Şubat’ta 9 yıl dolacaktı. Şansıma 9 yıl önce yazıldığım kadavra organ listesinden şans yüzüme güldü. Bir yakınım verici olmuştu ama yapılan tetkiklerde başka sağlık sorunu çıkınca nakil yapılamamıştı. Bana da yıllarca beklemek düştü. Sonunda 3 Kasım 2023 günü kadavradan bağış çıktı ve nakil oldum. 70’i aşkın günü geride bıraktım. Bunca yıldan sonra nakil olmak değişik bir duygu. Hayattan çok şey götürüyor. Haftada üç gün diyalize giriyorsunuz. 4 saat sürüyor. Çıktıktan sonraki süreç ayrı. Dikkat etmeniz gereken konular ayrı. Hiçbir programı düzgün yapamıyorsunuz. Bence herkesin bağış yapması gerekiyor. Bir kişinin bağışı 8 kişinin hayatını kurtarıyor. Organını taşıdığım kişiye her gün bir duam var bir kere. Allah razı olsun, beni tekrar hayata kazandırdı. Ona hep dua ediyorum.”

HAMİLELİK HASTALIĞI TETİKLEDİ

Son 4 ayda yapılan bağışların sonuncuyla 4 Ocak 2024’te nakil olan bir çocuk annesi Özlem Pekel de hikayesini şöyle anlattı: “Berger hastalığı olarak da bilinen IgA nefropatisi denilen bir hastalığım varmış. Bu ancak hamileliğim sırasında tansiyonumun yükselmesiyle ortaya çıktı. Bebeğimi 8. ayda almak zorunda kaldılar. Bir yıllık ilaç tedavisinin ardından da bu hastalığın tanısı koyuldu. Ardından da diyaliz başladı. Anne babam çok yaşlıydı, kız kardeşim uydu ben istemedim. Çünkü her konuda o bana destekti. Eşimin kan grubu uymadığı için verici olamadı. 9 yıl önce kadavraya yazıldım ve bekledim. Çok zor yıllardı, eşime daha çok iş düştü. Aile yanımızda yoktu. Bakıcılar, kreşler ama bu zaman zarfında diyaliz çok yorucu bir süreçti. Her şeyden uzak kaldım. Özel günlerinin çoğunda çocuğumun yanında değildim. Nakil operasyonum çok yeni. Henüz evimde bir gün kaldım. Ne olduğunu tam anlamadım; diyalize gitmiyorum, makineye bağlanmıyorum! Şu an bir şaşkınlık içindeyim. Ben de organ bağışı çağrısında bulunuyorum. Herkes organlarını bağışlamalı. Kesinlikle. Organ nakli servisinde yatınca çok daha iyi anladım. Hayat kurtarmak kadar güzel bir şey yok.” İHA