Ölüm üzerine ne çok söz söylenmiştir; kimimiz sustuklarımızı gömeriz, kimimiz de sorularımızı. “Ölünce beni kim yıkayacak?” diye soran bir karakterle karşılaşınca, hem gülümsedim hem düşündüm. TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayımlanan Gassal, tam da bu sorunun etrafında dönüyor ve sonunda bizi kendimizle baş başa bırakıyor.

İlk sezonuyla izleyiciyi hem güldüren hem de içten içe sarsan dizi, başrolünde Ahmet Kural’ın hayat verdiği Bâki karakteriyle sıradan bir insanın ölümle yüzleşme çabasını anlatıyordu. Yalnız, kimsesiz ve biraz da kırgın… Bâki’nin yolculuğu, aslında hepimizin korkularını sırtlayan bir yolculuktu. Her sahnesi, bir cenaze namazı kadar vakur ama bir Karadeniz fıkrası kadar da ince espriliydi. Hem ağlatıyor hem güldürüyordu; çünkü bu toprakların hakikatinde hep biraz öyle değil midir zaten?

Şimdi sıra geldi ikinci sezona. Ve itiraf edelim, fragman düştüğü gibi merak dozunu yükseltti. Hande Soral’ın kadın gassal rolüyle kadroya dahil oluşu, diziye bambaşka bir derinlik katacak gibi. Üstelik Bayhan gibi sürpriz bir ismin de yer alması, Gassal’ın sadece hikâyeye değil, ruha da dokunmaya devam edeceğini gösteriyor. Fragmanın sonunda Bayhan’ın “Seni Anan Benim İçin Doğurmuş” şarkısıyla yaptığı kapanış sahnesi ise, kelimenin tam anlamıyla tüyleri diken diken eden cinsten.

Dizinin başarısında sadece oyunculuklar ya da yönetmenlik değil, aynı zamanda hikâyeyi anlatma şekli de büyük rol oynuyor. Yönetmen koltuğunda Selçuk Aydemir oturuyor, senaryo ise Sümeyye Karaarslan’a ait. Hayatı ölümle mizah arasında bir yerde anlatmak maharet ister. Gassal, işte tam da bunu yapıyor. Ölüm gibi ağır bir temayı kara mizahla anlatırken ne saygısızlaşıyor ne de yüzeysel kalıyor.

İkinci sezonun 24 Mayıs’ta başlayacak olması, meraklıları için geri sayıma dönüştü bile. Sahi, bir köşe yazarı olarak değil de bir izleyici olarak sorayım:
Hazır mısınız?
Hayatla vedalaşmadan önce, bir gassal kadar hayata temas etmeye?

Ve son bir not: Ölüm üzerine konuşmak, yaşamak üzerine düşünmektir.
Gassal da tam olarak bunu yapıyor.