Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Serkan Tatoğlu

O Bayramlar Gitti, Biz Büyüdük

Her bayram öncesi dilimizde aynı cümle: “Nerede o eski bayramlar?” Belki de zamanın akıp gitmesine karşı duyduğumuz özlemin en tatlı, en dokunaklı ifadesi bu. Çocukluğumuzun, gençliğimizin, kaybettiklerimizin ve bulduklarımızın içinde bir yerlerde, saklı bir bayram anısına uzanıyor elimiz her defasında.

Şimdi bir düşünelim…

O eski bayram sabahlarında uykularımızı bölen o tatlı telaşı kim unutabilir? Yeni alınmış bayramlık kıyafetlerin yatağın başucuna özenle serilişi… Hangi çocuk heyecandan erkenden kalkıp büyüklerin ellerini öpme sırasına girmezdi ki? Evler bir başka kokardı; sabun kokusu, kahve kokusu, baklava ve börek kokusu… Bir de annenin telaşı, babanın erkenden camiye gitme hazırlığı…

Sokaklarda neşe vardı eskiden. Herkesin birbirine selam verdiği, el öpenin baş üstünde tutulduğu günlerdi. Şimdiki gibi telefonla mesajlaşılmaz, herkes ev ev dolaşırdı. Mahalledeki her kapı ardında bir ikram, bir gülümseme saklıydı. Cevizli baklavalar, şekerlemeler, mendil içinde para harçlıkları…

Bayram, sadece tatil değil; bir bağ kurma sanatının adıdır aslında. Uzakta olanı yakın eden, küskünleri barıştıran bir sofradır bayram. Şimdi soralım kendimize: Kaç zamandır büyüklerimizin kapısını sadece bayramlarda bile çalmıyoruz? Kaç çocuğun bayramı, yeni alınan kıyafetlerin, şeker torbalarının sevinciyle parlıyor?

Şimdi her şey daha hızlı, daha dijital. Bayramlaşmalar ekranlardan yapılır oldu. Bir emojiyle, birkaç satır yazıyla geçiştiriyoruz sanki. Oysa bir elin sıcaklığında, bir gözün içine bakışta saklıdır bayramın ruhu. Ne bir ekran dokunuşu, ne bir hızlı mesaj bu duyguyu yaşatabilir.

Eskiden fakir fukara sevindirilir, kapısı çalınmayan ev kalmazdı. Şimdi apartmanlarda kimse komşusunu tanımıyor bile. Oysa bayram dediğin, kapı aralamakla başlar; gönül aralamakla büyür.

Kim bilir, belki de eski bayramları özlerken, asıl özlediğimiz saflık, samimiyet, çocukluğumuzdur. Zaman değişse de bayramın ruhu değişmesin isteriz. Bayramlar; zamanı durduran, insanı insan eden küçük mucizelerdir çünkü.

Bayram sabahı aynaya baktığımızda, çocukken gözlerimizde parlayan o ışığı tekrar görmek istiyorsak eğer, belki de başlamamız gereken yer çok basit: Gidip bir büyüğün elini öpmek, bir çocuğun şeker torbasını doldurmak, bir kapıyı neşeyle çalmak.

Çünkü bayram, unuttuklarımızı hatırlamak, kaybettiklerimizi bulmak, eski günleri anarken yeni anılar biriktirmek için var.

Belki eski bayramlar çoktan gitti ama yeni bayramları eski bayramlara benzetmek hâlâ bizim elimizde…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER